Mustafa Kemal Atatürk’ün Tokat’a Milli Mücadele’nin başlangıcındaki ilk ziyaretinin yıldönümü 26 Haziran tarihi, bugüne kadar kentte “gerçek anlamda” hatırlanmadı, hatırlatılmadı. Belki buna neden Tokat’ın bu gibi konulardaki vefasızlığı olabilir; kaldı ki bugüne kadar bu şehre hizmet etmiş belediye başkanlarından Mesrur Gürgenç, İsmet Saraçoğlu, Hüdayi Sayıbaş gibi isimlerin genç kuşaklar tarafından bilinmesine dönük çalışmalar bile yapılmadı. Bir sokağa, köprüye, parka isimleri verilmedi.

            26 Haziran 1919’un ne kadar önemli bir ziyaret olduğunu şimdi yeniden yazmayacağım, bu konuda kitaplar dolusu yazılarım var. Ama şu kadarını söylemeliyim: Her ne kadar Amasya, Sivas, Erzurum gibi kongreler toplanmasa da bu şehir tüm bu çalışmaların kaynağındaki yerdi. İstanbul Hükümeti’nin Kemal Paşa hakkındaki “tutuklama kararı” Tokat’ta uygulansaydı belki de Milli Mücadele çok büyük bir sekteye uğrayacaktı.

            Tokatlıların Milli Mücadele’nin seyrini değiştiren benimseyiş, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndaki rotasını da çizdi. 26 Haziran 1919’un önemine dair yazılarımı belki bir gün anılarımı da yazacağım kitapta toplayabilirim. Ama şimdi söylenecek daha önemli sözlerimiz var:

            Her 26 Haziran bu şehirde sönük kutlanır.

            Kısa bir programla geçiştirilen 26 Haziran, Ata’nın heykeline çelenk sunumuyla başlar, samimiyetsiz, bildik hamasi cümlelerle yapılan konuşmalarla devam eder (ki bu konuşmalar da her yıl “aynısı” olur; geçen senenin konuşması alınıp okunur, kimse de çakmaz bu durumu!) en sonunda da Paşa’nın geldiğinde kaldığı ev ziyaret edilerek, sona erer. Bu kadar alelade, bu kadar basit ve bu kadar sönük işte…

            Sonra CHP ve ADD toplar kalabalığını çelenk sunar Ata’ya, orada da hamaset, nesnellikten uzak konuşmalar ve yapmacık tavırlar kol gezer.

            26 Haziran 1919’un 100’üncü yılına denk gelen 2019’da “Gelin 100’üncü yılı görkemli bir şekilde kutlayalım, bu bir milat olsun ve artık her 26 Haziran’da bu ziyaretin ruhuna uygun programlarla Atatürk’ü ve Tokat’ın Kuvvacılarını yâd edelim.” demiştim. Mangalda kül bırakmayan “Atatürkçüler” de sessiz kaldı bu çağrıya, dönemin idarecileri de. Çünkü herkes kendi kabuğunda 26 Haziran’ı anmaya, mikrofonu kapıp konuşmaya, hamaset ticaretini yapmaya meyilliydi.

            Bu şehirde 26 Haziran Anmasını “Yine mi geldi o tarih” diyenlerle, “Hah tamam! Şimdi ne güzel herkesten daha çok Atatürkçü olduğumu göstereceğim” diyenlerin elinden kurtarmak gerekiyor. Bu tarihin kıymetini, tarihin seyrini değiştiren içeriğini bilmeyenlere istedikleri yer ve zamanda belgeleriyle bunu anlatacak çok sayıda insan kaynağımız var bizim. 26 Haziran’da “çift başlı”, durağan, sönük, samimiyetsiz, birilerinin geçiştirmeye, birilerinin de egolarını tatmin etmeye yönelik “anmalarını” gördükçe, bu şehre dair bir başka umudumuz da sönüveriyor.

            Tokat’ın hiç olmasa bu mevzuda birliktelik ruhuyla hareket etmesini beklemek, sizce de saflık olurmu?..