Salih Ertaçoğlu yazdı.

İktidara geldiklerinde, “DEMOKRASİ BİZİM İÇİN AMAÇ DEĞİL ARAÇTIR” açıklamalarını yapanların, ülkemizi bugün getirdikleri durum milletimizin canını yakıyor.

Hayat pahalılığı, piyasada yaşananlar, esnafın, çiftçinin ve emeklilerin durumunu kimse de anlamak istemiyor.

Yandaş müteahhitlere döviz karşılığı özel şartlara verilen ihaleler, bedeli bile açıklanamayan rakamlar. Bir de bu ülkenin yapısına en büyük darbe vurularak, ihalelerle ilgili yargı merciini İngiltere Mahkemeleri kabul edenler, yerli ve milli sayılır, öyle midir?

TBMM Başkanı dahil birileri koltukları pekiştirmek, milleti daha da yoksullaştırmak, baskı sistemi uygulamak amaçlı yeni Anayasa gayretlerini hayret ve ibretle izliyorum.

Yemin ettikleri anayasayı tanımayan zihniyete yeni anayasa verseniz ne değişecek, zihniyetin değişmesi, mevcut anayasaya uyum sergilenmeli. Herkes kabul etmelidir.

Anayasa Mahkemesi son kararları ile iktidarın uygulamalarının yasal zemini olmadığını, keyfi kararla yönetildiğimizi açıklamıştır. Hukuk yok edilmiş, Demokrasi dedikleri gibi kendi amaçlarına göre şekillendirilmiş, TBMM adeta siyasi parti liderlerince belirlenmiş kişilerin meclise gönderilmelerine hizmet etmiştir. Milletin egemenliği, tercih hakları liderlerce adeta yok edilmiştir. Kula kul olmayı maharet sayanlarla hiçbir yere ve güzel karara varılamayacağı da kamuoyunun bir gerçeğidir.

Kur korumalı mevduat sistemini bu milletin başına bela edenlerin 900 milyarı faiz ve kur koruma olarak ödedikleri de resmen açıklanmıştır. Fakirden, esnaftan, çiftçiden, işçiden, memurdan kesilen vergilerin doları olanlara ödeniyor olmasının izahı da yoktur. Dün “çerez parası bile değil” dedikleri uygulamaları bile bugün çıkış kapısı kabul edenlerin ülkeyi ne hale getirdiklerini artık görme vakitleri çoktan gelip geçmiştir.

Sayın Meral AKŞENER, Saraya ne kadar yakışmış. İyi Parti’ye emek verenlere saygısızlığın en kötü örneğini sergilemiştir. Nafile çabalardır.

Sevgi ve saygılarımla…