Gündem köşesinde Cemalettin Yarkın yazdı: “Okumakla var olan Turan YALÇIN’ı kutluyor ve alkışlıyorum.”
Şu an masamda duran bir kitap var. İşte bu kitap, sanki – evet ben varım, çünkü benim adım “OKUMAKLA VAR OLDUM”- der gibi duruyordu. Gerçekten kitabın adı çok iddialıydı ve anlık bir çağrışımla beni zaman tüneline alıp, yaklaşık dörtyüzyıl öncesine götürmüştü. Peki ne olmuştu tarihte? Şu olmuştu; Avrupa aydınlanmasının öncü isimlerinden, Fransız filozof ve matematikçi Rene Descartes (Dekart), felsefi bir önerme, bir söz koymuştu ortaya. Üç kelimelik bir söz: “Düşünüyorum öyleyse varım.” Dekart’ın işte bu üç kelimelik sözü hakkında nice yorumlar yapılmıştı yüzyıllardır…
Ünlü filozof Dekart’ın “DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VARIM” sözü nasıl ki bir felsefe önerme ise, bizim Turan YALÇIN’ın son kitabına ad olan “OKUMAKLA VAR OLDUM” sözü de pekala felsefi bir önerme olabilir. Çünkü bu söz de çok anlamlı ve üstelik bu da üç kelime… Şimdi diyebilirsiniz ki, ne yani ”okumakla var oldum” demekle Turan Yalçın da hemencecik filozof mu oluverdi? Yoo olmadı ama pekala olabilir. Bence bu yola girmiş durumda.
Felsefenin alanı, genelde şöyle tanımlanıyor: “Varlık, bilgi, değerler, gerçek – gerçeklik, doğruluk, anlak, zihin, dil vb. konularla ilgili soyut, genel ve temel sorunlara ilişkin yapılan sistematik çalışmalar…” İşte böylesi bir alanda sistematik çalışmalar yaparak eser verenler, hatırı sayılır iz bırakanlar, sonuçta toplum nazarında ve akademik çevrelerce filozof kabul edilir ve öyle de anılırlar.
Turan Yalçın’ın, bilhassa son birkaç yıldır yerel basında çıkan köşe yazılarında, gençlere yönelik kurgusal diyaloglar ve oğluna yazdığı mektuplarla felsefe alanına girdiği göze çarpıyordu. 2018 yılında yayınlanan “SEN DE KAFADAN ENGELLİSİN” ve bu yıl (2025’te) yayınlanan “OKUMAKLA VAR OLDUM” adlı kitaplarında Turan Yalçın, felsefi açılımlar yapmaktadır. Adı geçen kitaplar, roman tekniğinde yazılmış didaktik mahiyette, başka deyişle öğretici ve eğitici özellikleri de olan eserler. Bu özellikleri yanısıra kolay ve zevkle okunabilen romanlar…
12 yaşında geçirdiği menejitten dolayı işitme kaybına uğramış, bunun şokunu atlattıktan sonra orta öğrenimini tamamlayıp İÜ’nde yüksek öğrenime geçerek İktisat Fakültesinden mezun olmuş, bir de üstüne Tokat MYO Elektrik’ten diploma alarak hayata atılmış. Yani durmak yok, yılgınlık – bezginlik yok. İleri derecede işitme engelliydi ama hayat kulvarındaki engelli koşuda hep başarılı oldu. Kültür yolunda kendini kitaplara, kitap okumaya ve yazmaya adadı. TOKAT basınında henüz 16 yaşında iken başladığı yazarlığı bugün 40. Yılında. Bu 40 yılına 7 tane kitabını da sağdırmış. İşte Turan Yalçın’ın yaşam öyküsü özetle böyle.
Onun en karakteristik özelliği kitap okuma aşkı. Herhalde bu aşkın bir cilvesi olsa gerek, kendisi halen kitabın kuyusunda, TOKAT İl Halk Kütüphanesi’nde şef olarak çalışıyor. Çağrı üzerine okullarda kitaplara alışıklık, kişisel gelişim vb. konularda konuşmalar yapıyor. İşitme engellisi ama güçlü bir konuşma yeteneği var. Önde gelen ideali gençlere kitap okuma sevdası aşılamak. Bunu kendisine bir hayat felsefesi yapmış.
Şöyle bir düşünürsek ve düşüncemizi “mutlu birey – huzurlu toplum” ölçütleri üzerinden genişletirsek; başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyada olup bitenlere de nesnel (objektif) bakarsak, gerek öğrenim düzeyleri oranları ve gerekse kitap, gazete, dergi okunma yüzdeleri itibariyle de kıyaslamalar yaparsak nasıl/hangi sonuçlara varabileceğimizi testirmek pek de zor olmasa gerek…
“Okumakla var olan” Turan YALÇIN’ı kutluyor ve alkışlıyorum.