Cemalettin Yarkın yazdı: "Her gün anaların ve çocukların ahı arş-ı ala’ya yükseliyor."

“Kurşun değil // Çiçek atın

Çocukların günahı ne

Anaların günahı ne

Günahı ne?”

Ahmet Selçuk İLKAN’ın bu dizelerinde, insan canı ve onurunun masumiyetini dile getiren bir isyan çığlığı atılıyor. Kime? Herkese ve bilhassa düşünen insanlara ve en başta yöneten insanlara…

Bütün zamanlar için geçerli olabilecek böylesi bir çığlık 07 EKİM 2023’ten beri Gazze’de, Filistin halkına, İsrail devletinin uyguladığı savaş görüntülü soykırım şiddetiyle bütün insanlığı sarsan bir uğultuyla 300 günü aşkın süredir devam etmekte!?..

Her gün anaların ve çocukların ahı arş-ı ala’ya yükseliyor.

Duyuyor musunuz?!..

“Toplanın köylere şehirlere ülkelere

Ucu semaya değen ağaçları dinleyin

Düşünen başınızı koyup yere…”

Evet insanlık sarsılıyor… Bunda hiç şüphe yok. Peki ya dünyayı yönetenler ne yapıyor? Hani o 5 büyükler, BM Daimi Konsey Üyeleri: A.B.D., Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin? Taraf tutmamak, hakim olmak, barış için bir çözüm bulmak varken A.B.D., İngiltere ve Fransa daha ilk günden İsrail’e tam destek oldular. Aylardır şiddeti artarak devam eden zulüm, aslında 1948’den beri orada hep vardı. Filistin’in yerli Arap halkı, 1948’de İngiliz desteğiyle kurulan Yahudi İsrail devletince hep horlandı ve aşağılandı. Onlar da yıllar yılı birçok direniş örgütü kurdular. Bugün İsrail’le savaşan Hamas böyle bir örgüt.

İhtiyar dünyamız, tarih boyunca nice zulüm ve nice katliamlar görmüş ve yaşamıştır. Fakat İsrail Devleti’nin 07 EKİM 2023’den bugüne yaklaşık 11 aydır GAZZE’deki Filistin halkına Hamas örgütünün saldırısını bahane ederek uyguladığı katliam ve soykırımı ne görmüş, ne de yaşamıştır. Peki bunu durduracak daha üstün bir güç veya yaptırım, şu ana kadar var mı? Yok! Aslında hem var hem yok…

Kınamalar, lanet okumalar, protesto mitingleri bir işe yaradı mı? Hayır yaramadı. Sadece uluslararası toplum adına, Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail Başbakanı Netanyahu’yu savaş suçu nedeniyle yakalama kararı çıkarttı. Uluslararası Adalet Divanı da İsrail Devletini soykırım suçlamasıyla yargılamaya başladı. Peki sonuçta ne olur, alınan veya alınacak kararlar uygulanır mı? İşte bu belirsiz!?.

Kaldı ki, şu ana kadar, bunların önleyici veya olumlu bir etkisi de görülmedi. Siyonist siyasetin sınır tanımaz günahı ve kötülüğü hız kesmeden devam ediyor. Velev ki yarın durdurulmuş olsun!?. Hani tâ Ortaçağ’dan beri halk arasında söylenegelen bir deyim vardır: “Bâde Harab-ül Basra!” diye. Yani, “iş işten geçmiş, olan olmuştur, hiçbir şey fayda etmez artık.” Anlamında.

Belki de bundan böyle şu da söylenecek:

“Bâde Harab-ül Gazze!”