Emekli Vergi Dairesi Müdürü Ömer Yılmaz yazdı: "Çare kolay, vadesinde ödenmeyen amme alacağı için..."
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 5’inci maddesiyle, ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlar dolayısıyla kesinleşen vergi ve cezalar ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş vergi ve cezalarının açıklamasına Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
Bu yetki kapsamında, 2024 yılında yapılacak açıklamaya ilişkin hususlar 564 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer almıştır.
Bu kapsamda Bakanlık yetkisini kullanarak
5 milyon lirayı aşan vergi ve ceza borcu bulunan mükelleflerin listesini yayımladı. Bakanlık, konuyla ilgili iki ayrı liste açıkladı. İlk liste mükellefin beyan etmediği, idarenin inceleme yaparak, re ’sen, ikmalen ve idari işlemle tarh ettirenlerin yer aldığı.
İkincisi ise vergi ve cezası borçluları ile vadesi geldiği halde vergi borcunu ödememiş mükelleflerden oluşanların yer aldığı. 01/06/2023 ile 31/5/2024 tarihleri arasında kesinleşen ve toplam tutarları 5 milyon TL’yi aşan tarhiyatlara ilişkin listede vergi borç ve cezası bulunan 2 bin 464 mükellef ile vergi borcunu ödememiş 36 bin 806 mükellef yer aldı.
Listede akaryakıt, petrol ve madencilik, demir-çelik şirketleri öne çıktığı görülmektedir.
Şimdi bu uygulama ile halk tabiri ile vergi yüzsüzler kamuoyuna açıklanarak deklere edilmiş oldu. Bu yüzsüzlerin liste liste yayımlanması ile bu mükellefler üzerinde kamuoyu baskısı oluşturmak hedeflendi. Bu uygulama daha önceden vardı ve vergi yüzsüzler açıklanıyordu.
Şimdi bu vergi borçları niye oluşuyor ve tahsil edilemiyor sorusuna birlikte cevap arayalım.
Öncelikle kesinleşmiş kamu alacağı 6183 sayılı yasada amme alacağı diye anılır. Bu çok doğru bir ifadedir. Çünkü amme borçlusunun ödemediği para amme alacağı niteliğine bürünmüştür.
Amme alacağını tahsil etme görevi Alacaklı tahsil dairesinin görevi olup gerekli tahsilatı bu dairenin yapması gerekmektedir. Amme alacağının bir vadesi vardır ve bu vadenin sonunda ödenmemesi durumunda cebri tahsilat işlemleri 6183 sayıl yasa kapsamında ödeme emrinin tebliği ile başlatılır.
Yani vadesinde ödenmeyen amme alacağı için ancak cebri takibat yapılabilir. Önce ödeme emri gönderilecek tebliğ edilecek yasal süresinin sonuna kadar beklenecek (15 gün) sonra haciz varakası düzenlenecek ve bu haciz varakası mahalli en büyük memura tasdik edildikten sonra haciz işlemlerine başlanacak.
Şimdi vergi kanunlarımız beyan esası üzerine inşa edilmiştir. Yani mükellefler kendileri beyan edecek ve vadelerinde ödeyeceklerdir. İşte bu noktada idare mükellefin kendisinin beyan ederek ödemediği borcu için cebri tahsilat yapamıyor önce ödeme emri gönderip borcunu hatırlatıyor ödemezse bu defa haciz yine yapamıyor. Haciz varakası düzenliyor ve en yetkiliye tasdik ettikten sonra haciz ancak yapabiliyor. Tamam da kardeşim bu borcu yaratan mükellefin bizzat kendisi ve beyan etti ve ödemedi bunca bürokratik işlemde neyin nesi.
Borç ödenmedi mi otomatikman hiç bir işleme gerek kalmaksızın haciz uygulanmalıdır. Bunun yapılabilmesi için de Ödeme emrinin tebliği ve haciz varakası ihdasından vaz geçilecek yasal düzenleme biran önce yapılmalı: Amme alacağının sıcağı sıcağına peşine düşülmelidir. Başka bir ifade ile ödenmeyen borç için ödeme emri tebliği yapılmış, haciz çıkmış kabul edilerek cebri tahsilat cihetine derhal gidilmelidir. Aksi takdirde şimdiki uygulama tahsilatı sekteye vuran bir uygulama olarak idarenin önünde durmaktadır. Bu durum biran evvel düzeltilmelidir.
Diğer bir hususta tüzel kişiliği bulunan şirketlerden oluşan borçların tahsilindeki zorluklar. Bu konuda da yasal düzenlemeye kanımızca ihtiyaç vardır. Bilindiği üzere şirketlerin sahipleri gerçek kişilerdir. Beyan şirketin tüzel kişiliği üzerinde yapılır ve borçtan da bu tüzel kişilik sorumlu tutulur. Öncelikle amme alacağı şirketin tüzel kişiliğinde yani şirketin mal varlığında tahsil edilmesi esastır. Eğer yukarıdaki prosedür neticesinde tahsil edilemez veya tahsil edilemeyeceği anlaşılırsa, ancak o zaman şirketin sorumlularının üzerine gidilebiliyor. Yoksa bu gerçek kişilerin mal varlıklarına gidilmiyor. Bu süreç de olabildiğine uzuyor ve netice alınmakta zorlanıyor idare. Çare kolay, vadesinde ödenmeyen amme alacağı için tahsil dairesi aynı anda hem şirketin tüzel kişiliğine hem de tüm ortaklar da müteselsilen takip başlatılmalı bulduğundan derhal tahsil etmelidir. Bu konuda yasal düzenleme yapılmalıdır.
Re'sen, İkmalen ve idarece yapılacak tarhiyatlara konu inceleme, yoklama, denetim vs zaman aşımı süresi olan 5 yılın sonu beklenmeden mümkün ise cari yılı takip eden yıl içinde yapılmalı daha sonraya bırakılarak yapılan tarhiyatlarda tahsil kabiliyeti zayıflatılmamalıdır.
Ayrıca idare ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemlerini yeri geldiğinde kullanmada asla tereddüt etmemeli ve bu konuda idareye geniş yetkiler verecek düzenlemeler derhal yapılmalıdır. İdare de sık sık bu ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz uygulamalarına başvurarak amme alacağını güvenceye almalıdır.
Görüldüğü gibi 6183 sayılı yasada yukarıda belirttiğimiz yasal düzenlemeler hayata geçirilse amme alacağının sürüncemede kalmadan biran önce hazineye intikal edebilir. Bunun hesabı yapılmalıdır. Yoksa liste liste açıklamakla istenilen neticenin alınacağından tereddüt bulunmaktadır. Önceki yıllarda açıklanan yüzsüzlerin tahsilata etkisi olsaydı bu listeler dolmazdı diye düşünülebilir.
Bunlardan da önemlisi hatta en önemlisi vergi bilinci ile hareket etmek ve düzgün vatandaş olarak vergisel ödevlerini tam ve doğru olarak zamanında yerine getirmektir. Devletimiz vergi geliri ile ayakta durmakta ve ödenen vergiler hizmet olarak bizlere geri dönmektedir. Bu asla ve asla unutulmamalıdır.
Yakın tarihte yaşadığımız asrın felaketi olan depremde devletin şefkatini nasıl yürekten hissettik ve devletimizi aradık, işte aradığımız zaman bulabilmeniz için bizimde görevlerimizi yapmamız gerekiyor.
Bizden söylemesi....