Hayrettin Koyuncu yazdı.

                    Zor şeydir kişi olmak ve kişiliği korumak. 30 yılı aşkın tanıdığım biri var. Aileden aldığını üstüne koyarak kendini doruklaştıran. Sözünü edeceğim kişi sanayi esnaflarından Ahmet Orhan Gürgünoğlu.

                   Orman mühendisi olan babası orman ürünlerinden oluşan bir iş alanı olarak bir sandalye yapım atölyesi kuruyor. Bu işi sürdürmesi için oğlu Ahmet Orhan Gürgünoğlu’nu görevlendiriyor ve Orhan Gürgünoğlu liseden sonra tahsil yapmıyor bu işin başına geçiyor. Bu alanda fabrikalar kuran bir sanayici oluyor.  Orhan Gürgünoğlu Organize Sanayisi’nden, Ticaret Odası’ndan, Tokat Spor’dan, Tokat siyasetinden, Tokat için her türlü hizmette elini taşın altına sokmaktan kaçınmıyor, hizmetlerini başarı ile süslüyor.

                  Bir rahmetli Hami İkiz de görmüştüm işyerindeki odasının birini kitaplığa ayırıyor bir de Orhan Gürgünoğlu’nda görüyorum. Okumaya çok zaman ayırıyor. Yerel gazetelerin abonesi, bir de büyük gazete, ayrıca da çok kitap okuyor. Yüze yakın çalışanı var. Çalışanlarına iş buyururken ağzından “lan” çıktığını hiç duymadım. “Yavrum müsaitsen şunu yapar mısın, sana zahmet şunu getirir misin?” yapılan işi de teşekkürle uğurlar. Bu davranış benim bir eğitimci olarak özlemimdir.

              Belki bundan daha güzel davranışlar içinde olan esnafımız iş adamımız da vardır, olabilir de, ben zamanımın çoğunu bu mekanda geçirdiğim için yakından gördüklerimi yazıyorum.

               Orhan Gürgünoğlu çok güzel söyleme sahip biridir. Olay analizlerini de çok güzel yapar. Riyakarlık ve yalanı Orhan Gürgünoğlu kitabının hiçbir sayfasında göremedim.  

               Sosyal çevresi ve iş insanı olarak tanınan Orhan Gürgünoğlu aynı zamanda bir sosyal yardım kutusudur. Bir kısmı açık bir kısmı gizli birçok ihtiyaç sahibinin de yardımına koşar.

               Bu yazının aynısını rahmetli Hami İkiz ve rahmetli Kadir Yazar  için de yazmıştım.

               Kadir Yazar cebindeki beş kuruşu ihtiyaç sahiplerine verir kendi borçlu gezerdi. Hami İkiz de iş yerinin bir odasını kitaplığa çevirmiş kendi yaşamını anlatan “Tütmeyen Baca” adlı bir de kitap yazmıştı.

               İnsanların yaşam değerlendirmesini ölümünün sonuna bırakmak yerine sağlığında ortaya koymanın sosyal bir örnek olacağına, kişinin kendini sağlığında bilmesinde sağlığında onurlandırılmasında yarar olacağına inanıyorum. Onun için bu yazıları yazıyorum.

                İyiki varsınız Orhan Gürgünoğlu gibiler, Kadir Yazar gibiler,  Hami İkiz gibiler. Sayınız çoğalsın toplum şenlensin.