Çelişkilerle dolu bir parlamenter sistemimiz var. Bir kere ülkemize göre 500-600 milletvekili çok. Gerçek rakam 400 olmalı. Bu bir yana…

Bu milletvekillerinin sınırsız kazanımları var bu halkın sırtından. Milletvekili iken aldığı bir yana, bir de emeklilik vurgunu var.

Emeklilik bir kamu görevini yasaların belirttiği ölçüde yerine getirerek, oradan ayrılanlara hizmet süresine göre verilen bir haktır. Tahsil durumuna, hizmet özeliğine ve hizmet yılına göre de değerlendirilir.

3 gün milletvekilliği yapan yüksek hem de çok yüksek miktarda maaş alarak emekli oluyor bu ülkede.

Milletvekillerimiz aile boyu sağlık hizmetlerinden, sosyal hizmetlerden yararlanıyorlar. Hem bedava hem de sınırsız üst düzey donanımlı…

Bugüne kadar bir milletvekili tanıdım “ben maaşı hak etmiyorum. Bu maaşı da doğru bulmuyorum” deyip almayan. Eski milletvekillerimizden Orhan Ziya Diren. 

Ey milliyetçi! Mukaddesatçı, sosyal demokrat eski ve yeni milletvekillerimiz! Nutuk çekerken mangalda kül bırakmıyorsunuz. Fakir fukaranın rızkını tüketirken niye “ıkınız” çıkmıyor? Buldunuz bir kuzu halk, onlar kuzulaştıkça siz kurtlaşıyorsunuz.

Uyan be halkım! Bırak kuzu olmayı… Haklarını savun… Koç ol, vuruş hak yiyicilerle, hamasi duygu sömürüsü yapanlarla. Senin elindeki koz hiç kimsenin elinde yok, kullanmasını bil.

Sen şekillendir nasıl yönetileceğini. “Biat” kültürüne verdiğin hizmet sana hiçbir şey getirmedi, senden çok şey götürdü. “Biat” saplantısından çık, hak koruyuculuğa soyun. Sana yakışanı yapmış olursun.

Hani “sırtında küfe yok” diyorlar ya, senin sırtında öyle bir küfe var ki: soygun, vurgun, talan, yalan dolu.

At şu küfeyi sırtından da kendine gel biraz…