Yenidoğan çocuklardan topuk kanı alınmasını reddeden Hakim, sağlık camiasında yankı uyandırdı. Doktorlar, fenilketonüri tanısı başta olmak üzere çocuğun sağlık durumunu ortaya çıkaran Ulusal Yenidoğan Tarama Programının ülkemiz için büyük önem arz ettiğini vurguladılar. Hakimin kararını kabul edilemez bulduklarını duyurdular.

HAKİM KARARI KABUL EDİLEMEZ BULUNDU

Tokat Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Selim Kaylan ile Tokat Aile Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Bahadır Uçar yaptıkları yazılı açıklama ile yeni doğan çocuklardan topuk kanı alınmasının doğruluğu vurgulandı. 20 Ağustos 2024 tarihinde Kars Aile Mahkemesi Hakiminin verdiği kararı tasvip etmediklerini belirttiler.

FENİLKETONÜRİ TARAMASI İÇİN TOPUK KANI ALINMALIDIR

Türk sağlık sisteminde Fenilketonüri Tarama Programının 1987 yılında başlatıldığı, 1993 yılında tüm Türkiye'ye yaygınlaştırıldığı belirtilen açıklamada, 20 Ağustos 2024 tarihinde Kars Aile Mahkemesi Hakimi’nin açılan bir davada ailenin çocuklarından topuk kanı alınmaması isteklerini doğru bulup, topuk kanı alınmamasına yönelik verdiği karar sağlık camiasından yankı buldu. Tokat Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Selim Kaylan ile Tokat Aile Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Bahadır Uçar, sağlık camiasının tepkisini çeken hakim kararına karşı Tokat’ta da yazılı basın açıklamasında bulundular. Hakimin bilirkişi görüşü almadan, bilmediği bir konuda Türk Milleti adına karar verirken kişisel tercihlerini kullanmasını kabul edilir bulmadıkları vurgulandı.

BASIN AÇIKLAMASI METNİ

Dr. Selim Kaylan ile Dr. Ahmet Bahadır Uçar’ın yaptıkları ortak yazılı basın açıklaması şöyle oldu:

“Fenilketonüri ile doğan bebekler bir protein yapıtaşını metabolize edemezler. Bu durum fark edilmez ve bebeğin doğumdan itibaren beslemesi diyet ile düzeltilemez ise,  ileri de bu bebekler kanda fenilalanin proteininin metabolize olmaması sonucunda beyinde tahribat oluşturacaktır. Bu beyin tahribatı sonucunda çocuk ileride kendi bakımını dahi yapamayacak şekilde zihinsel engelli bir birey olarak hayatına devam etmek zorunda kalacaktır. Halbuki sadece bir damla topuk kanıyla bu durumun tespiti halinde, beslenme rejimi kişinin fenilalanin içermeyen diyet ürünleri değiştirilmesi ile ağır zihinsel engelli bu birey normal bir zekaya kavuşabilecektir.

Tokat Vakfı 2024-2025 eğitim öğretim yılı burs başvuruları başladı! Tokat Vakfı 2024-2025 eğitim öğretim yılı burs başvuruları başladı!

Türkiye de 1970-1980’li yıllarda sağlık merkezlerine başvuran zeka geriliği olan çocukların önemli bir bölümünün fenilketonüri tanısı alması üzerine, bu konunun nasıl önüne geçilebileceği ile ilgili tıp alanında ki bilim insanları yöntemler geliştirmiş, Fenilketonüri Tarama Programı 1987 yılında başlatılmış, 1993 yılında tüm Türkiye'ye yaygınlaştırılmıştır. Türkiye Anne-Baba akraba evliliği oranını yüksek olması nedeniyle kalıtsal geçişi olan bu hastalık açısından dünya da en sık görülen ülkelerden biri olduğu rakamlarla ortaya konmuştur. Ulusal Yenidoğan Tarama Programı ise Fenilketonüri taramasına Konjenital Hipotiroidi taramasının eklenmesi ile 25.12.2006 tarihinde başlatılmıştır.

Bu tarama programı sayesinde sadece bir damla topuk kanıyla erken tarama yöntemleri sayesinde yenidoğan bebeklerin konjenital hipotiroidi, biyotinidaz enzim eksikliği, konjenital adrenal hiperplazi, kistik fibrosis ve spinal musküler atrofi (SMA) gibi hastalıklarını erkenden tespit edebiliyoruz.

Bu yüzden birçok hastalığın tespitinin artık yapılabildiği Ulusal Yenidoğan Tarama Programı ülkemiz için büyük önem arz etmektedir. Oluşacak zeka geriliği, beyin hasarları ve geri dönüşümsüz zararların engellenerek, tanı konan bebeklerde bu hastalıklar nedeniyle oluşacak rahatsızlıkları önlemek amacıyla uygun tedavi başlanması ve böylece belli bir zeka seviyesine ulaşmalarının sağlanması, akraba evliliklerinin azaltılması konusunda toplum bilincinin artırılması ve topluma getirdiği ekonomik yükün önlenmesi bu programla amaçlanmaktadır.

Hal böyle iken 20.08.2024 tarihinde Kars Aile Mahkemesi Hakiminin bilmediği bir konuda, hem de Türk Milleti Adına karar verirken kişisel tercihlerini kullanması, bilirkişi görüşü almadan, asla kabul edilemeyecek görüşlere dayanarak, gelecek nesillerin geleceğini olumsuz etkileyecek bir karar oluşturması kabul edilemezdir, bilimsel dayanaktan da yoksundur. Konu hakkında ilgili mercilerin başlattığı çalışmaları dikkatle takip ediyoruz, sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Tüm kamoyuna saygıyla duyurulur.”

Muhabir: Esengül İşleroğlu