Emekli Vergi Dairesi Müdürü Ömer Yılmaz yazdı: "Millet de bizim, devlet de bizim, ordumuz da bizim. Biz asker milletiz, ordumuz daima göz bebeğimizdir."
Değerli okurlar 28 Şubat'ın üzerinden bir yıl daha geçti ve böylece toplamda 28 yılı geride bıraktı. O korkunç süreci, rahmetli Necmettin Erbakan'ın Başbakan, Tansu Çiller'in Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla sözde "irtica"ya karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli süreçti.
Alınan kararda 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli. Kur'an kursları Diyanet İşleri Başkanlığına bağlanmalı, kaçak kurslar önlenmeli. Tarikatların faaliyetlerine son verilmeli. Kılık kıyafet yasası ödünsüz olarak uygulanmalıydı.
Toplum üzerinde “28 Şubat 1000 yıl sürecek”, “demokrasiye balans ayarı yaptık” diyenler tarafından harekât uygulanmış; Siyasi ve dini görüşü nedeniyle kişiler ayrımcı, dışlayıcı ve insan haklarına aykırı uygulamalara maruz kalmış ve milyonlarca insanın hayatı karartılmıştı. Daha da beteri özellikle askeri personelin evlerine dahi ziyaret bahanesi ile gidilip dini yazı ve seccade aranmış, diz kapakları bahanelerle kontrol edilerek namaz kılıp kılmadığı anlaşılmaya çalışılmıştı. Bu süreçte en büyük ayrımcılık ve şiddet bir başka acı da kadınlara yönelik olmuş, ikna odaları kurulmuş, anneler başı örtülü diye asker oğlunun yemin törenine alınmamış, asker oğlunun düğününe Ordu evlerinde katılamamıştı. Üniversitelerde mezuniyet günlerinde başı örtülü anne ablalar demir kapıların arkasında bırakılmıştı. Yine okullarda resmi dairelerde başörtüsü avına çıkılmış, o insanlar ötekileştirilmişti. Burada yazılanlardan fazlası Müslüman halka layık görülmüştü. Millet silahını maaşını verdiği kendi askerinin yaptıklarını şaşkınlıkla izlemişti.
Ne gereği vardı? Bu millet ordusuna askerine aşık, orayı peygamber ocağı görüyor. Askerlik anılarını ballandıra ballandıra yıllarca anlatıyor. Birinin ağzında o günün olaylarına yönelik olumsuz bir ifade çıkmıyor. Hatta ve hatta askere gitmeyen genci adam yerine koyup kız vermiyor. Bu millet bunları asla hak etmedi. Neden bu çileler reva görüldü? Hiç bir nedeni yoktu, sadece hayal dünyasının sonucuydu.
Sonunda ne oldu? Yapanlar, sebep olanlar da üzüldü. Onlar da bu milletin evladı. İleri yaşlarında çile çekmeye başladılar. İnanın haksızlığa maruz kalanlar bunlara da üzüldü, bu millet böyle asil bir millettir. İşte baş aktörlerinden olanların sonu.
28 Şubat sürecinde "Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" ile suçlandılar. Toplam 103 sanık hakkında yapılan 28 Şubat soruşturması kapsamında 12 Nisan 2012 tarihinde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği tarafından tutuklanarak Sincan Cezaevine konuldu, bir çoğunun yargıtay tarafından ömür boyu hapis cezaları onandı. Bunlardan emekli askerlerden bazılarının kalan cezaları sağlık nedeniyle Cumhurbaşkanımız tarafından kaldırıldı.
Ülkemiz gereksiz yere patinaj yaptı, ocaklar söndü, okuma özgürlükleri ellerinde alındı, gençlerimiz mağdur oldu, acı çekti. Lakin gel gör ki millet de bizim, devlet de bizim, ordumuz da bizim. Biz asker milletiz, ordumuz daima göz bebeğimizdir.
Bu böyledir böyle de biline.