KESK’TEN YAYIN GRUBUMUZA ZİYARET
Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, Kültür Sanat Sen Genel Başkanı Ahmet Özbek, Sağlık ve Emek İşçileri Sendikası (SES) MYK Üyesi Salih Erbaş, Eğitim Sen Tokat Şube Başkanı Ercan özel, SES Tokat Şube Eş Başkanları Derya Kaya Bayçu ile Hüseyin Bircan, İnternet Haber Sitemiz ve Tokat Hürsöz Gazetesi’ne ziyarette bulundular. 30 Kasım 2024 Cumartesi günü Ankara Tandoğan Meydanı’nda yapılması planlanan “Geçinemiyoruz, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!” mitingini duyurup, Tokatlıları davet ettiler.
Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, Tokat Hürsöz Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fatih Kılıç’a ziyaret vesilesiyle yaptığı açıklamasında “asgari ücretlisinden emeklisine, çiftçisine, öğrencisine, işçisine, kamu emekçisine hepimiz için insanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz. Emeğin hakları için 30 Kasım tarihinde Ankara’da “Geçinemiyoruz, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz! Şiarıyla gerçekleştireceğimiz mitingimizin örgütlenme çalışmaları için 14 Ekim’den buyana 56 ili kapsayacak şekilde ziyaretler yapıyoruz. Tokat’a geldik. Önce Turhal ilçesinde, bugün de Tokat Merkez’de ziyaretlerimiz oluyor.” dedi.
KESK MİTİNGİNİN GEREKÇESİ
KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, Tokat ziyaretinde siyasi parti, emek meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, basın mensuplarına ziyaretlerde bulunmakta olduklarının bilgisini verdikten sonra 30 Kasım’da Ankara Tandoğan Meydanı’nda gerçekleştirilmesi planlanmış “Geçinemiyoruz, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!” mitingin gerekçelerine dair şu bilgileri aktardı.
“Gerçekten geçinemediğimiz süreçleri yaşıyoruz. Siyasal iktidar yoksulluğu, işsizliği önlemek yerine yoksulluğu yönettiği bir dönemden geçiyoruz. Bu kapsamda gittiğimiz bütün illerde sadece kamu çalışanlarını değil, ülkeye yıllarca hizmet edip 12 bin 500 liraya yaşamaya mecbur bırakılan emekli arkadaşlarımızla, parasızlık nedeniyle üniversite eğitimini yarıda bırakan 720 bin üniversiteli öğrencimizle, traktörlerine mazot alamayan, alıp tarımsal üretimde bulunan, ürettiği ürünü değer fiyatına satamayan çiftçilerimizi, yetiştirdiği hayvanı değer fiyatına satamayan hayvan yetiştiricimizi, siftahsız iş yerini kapatan esnafımızı, baskı altında tutulan basın emekçilerini, yani bir bütün olarak her kesimi geziyoruz. Bütçeler herkesi kapsar ve herkesin de bütçe yapma hakkı vardır. Halk adına bütçeyi denetlemekle görevli Sayıştay’ın nasıl budandığını hepimiz biliyoruz. Denetlenen bütün kurumlarda yolsuzlukları ortaya çıkıyor ama yetkileri budandığı için Sayıştay’ın da bir şey yapmadığını görüyoruz. Dolayısıyla biz kamu çalışanları için Ocak ayı itibarıyla maaşımıza el değmeden yüzde 15 kesilen vergi yıl içinde yüzde 35’e kadar çıkıyor. Bütçeler sadece rakamlardan, şablonlardan, bilançolardan oluşan düz metinler değildir. Bütçeler kaynakların ve gelirlerin kimlerden elde edildiği, kimlere harcandığını gösteren politik tercihlerdir. Bakın maaşlarımızda yüzde 30 vergi kesiliyor, sonrasında kalan kısımlardan ÖTV, KDV, MTV gibi vergiler kesiliyor, havuzda kocaman rakamlar oluşuyor. Bir bütün olarak oluşuyor ama bütçeden zenginlere, iş adamlarına, yandaşlara paylar aktarılıyor. Vergisini ödemeyenler, iktidar eliyle vergi affı getirilenler, teşvik verilenler var. Bütçelerde, bütçeyi yönetenlerin sırtı biz emekçilere, yüzü sermayeye dönük oluyor. Bu ülkede milyar dolar kazanmış olanlar, bir kamu çalışanımız, bir esnafımız kadar, bir çiftçi kadar bu ülkeye vergi ödemiyor. Ülkemizde çok uluslu şirketler ayrıcalıklı duruma gelmiş. Topraklarımızın önemli bir bölümünün içindeki değerli madenler alınıyor ve bize zehir çöplükleri bırakılıyor. Bunu en son Erzincan İliç’te yaşadık. Dolayısıyla 30 Kasım’da Ankara Tandoğan’da gerçekleştireceğimiz “Geçinemiyoruz, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!” şiarıyla mitingimize sizin aracılığınızla bütün Tokat halkına seslenmek istiyorum. Geçinen bütün arkadaşlarımız Tokat’ta kalsın ama geçinemiyorum diyen her arkadaşımız mitingimizde kendi kortejini oluştursun. Kendi talepleri, kendi bayrakları, kendi flamalarıyla, kendi yaşadıklarını yüksek sesle haykırsın. Ki haykırmak zorundayız.”