Ragıp Narin Kimdir? Nereli Kaç Yaşında? Ragıp Narin Kimdir? Nereli Kaç Yaşında?

Hindistan'ın Uttar Pradeş eyaletindeki ayinde yaşanan izdihamda can kaybı 107’ye yükseldi. Peki, Hindu ayininde neden izdiham yaşandı? İşte detaylar... 

Hindistan'ın Uttar Pradeş eyaletinde yer alan Hathras bölgesindeki Hindu ayini sırasında yaşanan izdihamda can kaybı arttı. Aligarh Bölge Komiseri Chaitra V., basına yaptığı açıklamada, izdihamda 107 kişinin hayatını kaybettiğini, 18 kişinin de yaralandığını belirtti. Hathras Bölgesi Sulh Hakimi Ashish Kumar, olayın etkinliğin sonuna doğru aşırı havasızlık nedeniyle insanların alandan ayrıldığı sırada meydana geldiğini söyledi. Uttar Pradesh Eyalet Başbakanı Yogi Adityanath, hayatını kaybedenler için başsağlığı dileyerek, yetkilileri izdihamın yaşandığı bölgeye yönlendirdiğini açıkladı. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu ölü ve yaralılar, Hathras ve komşu Etah bölgesindeki hastanelere kaldırıldı. İzdihamın nedeni henüz bilinmiyor. Hindistan'da 2013 yılında bir tapınakta düzenlenen etkinlikte yaşanan izdihamda en az 110 kişi hayatını kaybetmişti.

Hinduizm nedir? Ayinlerde hangi ritüeller gerçekleştirilir? 

Hinduizm çok kapsamlı inanç ve yaşam felsefesinin toplamıdır. Özellikle Hindistan, Nepal ve Bangladeş'te yaygındır.  Günümüzde yaklaşık 1.25 milyar izleyeni ile Hristiyanlık ve İslam'dan sonra üçüncü sırada yer alan Hinduizm inancının neredeyse tüm takipçileri Hindistan ve çevresinde bulunmaktadır. Budizm ve Zen Budizmi gibi çeşitli ekoller Hinduizm'den kaynaklanıp ayrılmıştır.
Hinduizm, tapınılan birçok Deva'ya sahipken; tüm varoluşun Mutlak Varlık (Parabrahman) ve Nihai Benlik (Paramātman) olarak nitelendirilen Yüce Tanrı'dan kaynaklanıp O'na dayandığı görüşüne sahiptir. Hinduizm'de farklı mezheplerce farklı suretlere Yüce Tanrı denilmişse de, Hinduların mezhep fark etmeksizin geneli İşvara'nın Yüce Tanrı olduğunu kabul eder. Hinduizm'in ana ekolü olan Vaişnavizm'de Krişna/Vişnu İşvara'dır, ardından gelen Şaivizm ve Şaktizm'de sırasıyla Şiva ve Şakta/Devi İşvara olarak kabul edilir. Yüce Tanrı ayrıca Bhagavan ve Svayam Bhagavan kavramlarıyla da anılır ve bu terimler genellikle Krişna ve Vişnu'ya işaret eder.
Hinduizm'in Kökeni, adından da aldığı gibi Hindistan’a dayanır. Bu dine mensup kişilere Hindu, Dharmi veya Sanatan denir. Hindular, dinlerini varoluşsal hakikat ve bu varoluşsal hakikatten doğan yaşam tarzı ve yolu olarak benimserler. Hinduizm'in en eski klâsik metinleri Vedalar'dır.

Hinduizm, sonradan gelişen bir kavramdır. İlk zamanlarında Hindistan'ın farklı bölgelerinden, Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Budist veya Jain olmayan kişilerin bir araya gelmesiyle oluşan bir grup olarak başladı; ancak zaman içinde hızla gelişti. 19. yüzyılın ilk yarısında İngilizce konuşulan ülkelerde bu kavram bir kimlik kazandı ve Hindutva’nın (Hindu köktenci hareketi) gelişimiyle bir ideoloji olarak anılmaya başlandı. Bunlardan farklı olarak Hint Anayasası'nda Hinduizm; Jainizm, Budizm ve Sihizm’i içeren bir tanım olarak belirtilir.

Hinduizm batınî, yani ezoterik bir dindir. Bu inançta kişi, benliğine içkin olan mutlak hakikati kişisel olarak tecrübe eder, bu tecrübede birey; kendinin, sonsuz farklı ruhun ve Tanrı'nın birlik halinde olduğu idrakına sahip olur. Hinduizm'in başlangıcı belli değildir ve kayıtlı tarihten öncesine kadar uzanır. Hinduizm, M.Ö. 1500'lerde Veda'ların yazıya geçirilmesinden çok daha önce de mevcuttu. M.Ö. 3000 yıllarında Pre-Harappa ve Harappa dönemlerinde İndus uygarlığında görülen bir inançlar bütünüydü. Bu dönemden kalma çeşitli Şiva heykel kalıntıları bulunmuştur. Tek tanrılı dinlerde görüldüğü gibi bir peygamber ya da kutsal kitap anlayışı yoktur.Hindular, yaşam ve ölümün sürekli birbirini izlediğine, yani reenkarnasyona inanır. Din öğretmenleri “Guru”lar, onların inançlarında büyük önem taşırlar. Tanrıbilimleri ve felsefeleri bütünüyle ayrı olsa bile Hindular birlikte dua eder ve birlikte kutlama yaparlar. “Çeşitlilik içinde birlik” Çağdaş Hinduizm'de sıklıkla kullanılan bir kavramdır.
Hinduizmde en önemli ilke dharmadır. Dharma, insanların toplumsal ve dinsel konumlarının gereği davranış biçimlerinden dinsel uygulama tarzlarına kadar uzanan ilkeler bütününe işaret eden bir kavramdır. En üstte bulunan gerçekliğe tapar ve bütün insanların gerçeği fark edeceğini belirtir. Hinduizmin çoğu mezhebine ve inanışına göre sonsuz bir cehennem ve lanetlenme diye bir şey yoktur. Yalnız, M.S. 1300 yıllarında Madhva'nın kurmuş olduğu Vaişnavizm'in Dvaita inanışına göre sonsuz lanetlenme olgusu vardır.

Madhva ruhları üçe bölmüştür:

•    Mokşa'ya ulaşabilecek ruhlar (Mukti-yogyas),
•    Sonsuza dek doğum ölüm döngüsünde kalacak olan ruhlar (Nitya-samsarins),
•    Sonsuza kadar lanetlenecek acı çekecek ve sonsuz cehenneme gidecek olan ruhlar (Tamo-Yogyas).
Hinduizm, tüm varlıkları biricik kaynağın açılımları kabul eden tekçi bakış açısından, ikiciliğe, Orta Doğu dinlerindeki gibi yüce bir Tanrı'ya dayalı deizmden, çok tanrıcılığa bütün ruhsal yolları kabul eder ve geçerli sayar.
Her varlık kendi yolunu seçmekte özgürdür; bunu ister duayla, ister içine kapanmayla, ister dalınçla yapar, isterse özverili davranışlarla. Tapınaklarda tapınmaya, kutsal metinlere ve guru disiplini geleneğine önem verir. Dinsel bayramlar, haç, kutsal ilahiler ve evlerde tapınak uygulanan geleneklerdir.

Hindu yolunu sevgi, şiddetten kaçınma, iyi davranışlar ve doğruluk yasası tanımlar. Bütün karmalar temizlenene, Tanrı ayırt edene dek her varlık yeniden bedenlenir. Muhteşem kutsal tapınakların, Hindu evindeki huzur dolu dindarlığın, doğaötesi, yoga ve bilimin önemi büyüktür.
Hinduizmde, ilk kez M.Ö. 800'lü yıllarda Brihadaranyaka Upanişad'ta ayrıntılı olarak açıklanan karma ve reenkarnasyon inançları bulunmaktadır.
Kişinin hayatında yaptığı, düşündüğü, duyumsadığı tüm olgular ve ussal nitelikler, kişinin gelecekteki hayatını ve bütün kişilik özelliklerini, alınyazısımı biçimlendirir, başka bir deyişle Hinduizme göre kişi, farkında olarak veya olmayarak kendi yazgısını yaratmaktadır, Tanrı bu yazgıya "kötü" bir etki bırakacak bir şekilde karışmaz, yani kişinin hayatında başına gelen kötü olayların hiçbirinin arkasında "Tanrı" yoktur ancak eğer kişi Tanrı'ya derin ve içten dua ederse Tanrı, kişinin karmasına iyi etki edebilir.
Yüksek çakralarda bulunan akaşik bellek, kişinin dünya hayatında, göksel boyutlarda ve diğer varoluş biçimlerinde yaptıklarını, düşündüklerini, ussal özelliklerini, ruh etkilemeleri biçiminde bir nevi "kayıt" etmektedir.
Hinduizme göre insanın yaşamında başına gelen kötülükler ve yıkımların Tanrı ile ilgisi yoktur, Tanrı asla hiçbir şekilde kötülüğe ve yıkıma neden olmaz. Tanrı, doğa yasalarını yaratması gibi, karma yasasını da var etmiştir, böylece kişi, kaderini kendisi yazmaktadır ancak "sevgi" olan Tanrı, eğer derin bir şekilde istenirse insanların karmalarına iyi etkiye neden olacak bir biçimde karışabilir.

Hinduizmde Karma üç çeşittir:

•    Kriyamana Karma
•    Prarabdha Karma
•    Sanchita Karma
Prarabdha Karma, karmanın değiştirilemez bölümüdür, dolayısıyla bir "sonuç"tur ve yaşanmak, katlanılmak zorundadır. Ok atanın attığı oka benzer: ok yaydan çıkmış ve okçunun artık elden çıkan ve "yazgısını yaşayacak" olan ok üzerinde yapabileceği bir şey yoktur. Tek yapacağı "Kriyamana Karma"yı, yani var olan durumunun karmasını en iyi şekilde yapıp yeni okunu en iyi şekilde kullanmaktır.
Kişi bütün karmaları temizleninceye ve ruh evrimini tamamlayıncaya dek doğum ölüm döngüsünde (samsara) kalır, artık öğrenilecek, geliştirilecek bir şey kalmayınca Mokşa adı verilen kurtuluşa ulaşılır ve artık yeniden doğum, samsara son bulur.Hinduizm, günümüzde Hindistan, Nepal, Bangladeş, Sri Lanka, Bali ve hatta Mauritus, Güney Afrika, Fiji, Singapur, Malezya, Surinam, Trinidad ve Tobago’da ve ayrıca, özellikle İngiltere olmak üzere Avrupa'da yayılmaktadır. Bu yayılma, 19. ve 20. yüzyıllarda Hint tüccar ve işçilerin büyük bölümünün göç etmesiyle gerçekleşti. Sonraki yayılma ise, son on yıllık sürede Hint yabancı işçilerin Basra Körfezi’ne göç etmesiyle gerçekleşti. 

Kutsal inek ve vejetaryen beslenme

Budizm’deki vejetaryenliğe ve hayvanların şiddet uygulanarak öldürülüp avlanmalarına tepki olarak Ahimsa (şiddete karşı olma) mantığıyla, Hindular et ile beslenmeyi kesin olarak yasaklamıştır. Tabii ki bu durum Vedik zamanında farklıydı; çünkü o zamanki yaşam koşulları farklıydı. Bâzı Hindu yazılarında sığır etinin, kurban eti olduğu zaman yenilebileceği yazar.
Hindular vejetaryenliği ahlaklı bir yaşam biçimi olarak görürler; onlara göre et bir katliam ürünü ve pistir. Brahmanların beklentisine uygun olarak, halkın her kesiminde vejetaryenlik vardır. Hinduların hemen hemen tümü sığır etini yemeyi reddeder. 2004 nüfus sayımına göre, Hint halkının %25’i vejetaryendir. Bu durum eyaletlerde değişiklik gösterebilir, örneğin Gujarat halkının %69’u vejetaryen iken Tamil Nadu halkının sadece %21’i vejetaryendir.
Hint mitolojisinde, inek, çok farklı şekillerde konu edilmiştir. Tanrı'nın bedenlendiğine inanılan Krişna bir taraftan Govinda, yani “inek çobanı”, diğer taraftan Gopala, kısacası “ineklerin koruyucusu” olarak betimlenir. Onun eşi Radha ise Gopi, yani “çoban kız” ve ayrıca Tanrı Şiva’nın binek hayvanı boğa Nandi’dir.
Eski Hint kültürü de bizlere dört bin yıldan uzun bir süredir, ineklerin özel değerleri olduğunu göstermektedir. Buna rağmen Neolitik zamanlarda öküzler kurban edilip yenilmekteydi. Bu durumun ne zaman ve nasıl değiştiği hâlâ netlik kazanmamıştır.
Kültür antropoloğu Marvin Harris, bu değişimi ve değişen ekonomik koşulların nedenlerini araştırmış ve devlet gelirleriyle nüfus yoğunluğunun yeterince öküz almaya yeterli olmadığını ve et ile beslenmek için gerekli besin kaynaklarının ulaşım hayvanı olarak kullanıldığını ortaya koymuştur.
Bu koşullar, ineklerin kurban hayvanı olarak öldürülmemeleri konusunda kesin bir tabu oluşturmuştur ve inek eti günümüzde de hâlâ yenmemektedir. İlginç olan ise, Brahmanların eski zamanlarda ayinlerinde sığırları kesip kurban etmeleri ve sonradan sığırların korunması için en katı kuralları yine onların koymalarıdır.


 

Editör: Elvan Mert