Cumhuriyet Halk Partisi’nin özellikle son dönemde uyguladığı politikalar dikkat çekici. Yaşanan Genel Başkan değişiminin örgütlere de olumlu yansıması sahada görülüyor. CHP’nin politik değerlendirmelerinin kutuplaştırıcı olmaktan çıkıp daha rasyonel hale gelmesi, sokaktaki vatandaşı temel alarak “Türkiye’yi bir bütün” olarak ele aldığının da göstergesi.

Yerel seçimlerin birinci partisi CHP, şimdi daha çok sahada olmak zorunda. Yurttaşların temel gereksinimlerini bile karşılayamadıkları şu zor günlerde CHP’nin ekonomi politikalarını halka anlatmak örgütlerin görevi. Bu görev öyle savsaklanacak, ötelenecek ya da geçiştirilecek gibi değil; eskisinden daha çok halka “dokunmanın” zamanı şimdi.

Kaldı ki Tokat İl Başkanı Çağdaş Kurtgöz de bu mesajı iyi anlamışa benziyor.

Pazar yerleri ziyareti bunun net göstergesi. Ama bu daha da geliştirilerek, pazaryerlerinden mahallelere, atölyelere, sanayiye, tarlalara, köylere kadar ulaşmalı. Partiyi yerelde yönetenler, halkın olduğu her yerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin olduğunu herkese hissettirmeliler. Kutuplaştırıcı, ötekileştirici, ayrıştırıcı söylemlerden uzak, “seçilmiş iktidara ve Cumhurbaşkanına ölçülü bir muhalif dille” halkın sorunlarına hangi çareleri ürettiklerini iyi anlatmalılar.

Bugün Türkiye’nin birinci partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin ekonomide neleri vaat ettiğini yurttaşlara anlatmak; sorunların kalıcı çözümleri hakkında hangi işleri yapacaklarını duyurmak ve herkesi kucaklayacak öngörülü siyaseti nasıl gerçekleştirdiklerini hissettirmek, CHP örgütlerinin temel görevi. Zaten bunun ötesinde hiçbir çalışma halkı ikna etmeye yetmedi bugüne kadar, bundan sonrasında da yetmeyecek.

Öte yandan bugüne kadar yaşanan CHP’nin “halkla temas” sorununa MEDYASCOPE’den Tarık Çelenk şunları yazdı:

“İstenen, toplumun değerlerini ve adetlerinin aidiyetinin içinde ona uzaylı gibi kültürel yabancılık duymayan, iletişim kurabileceği esneyebilen sosyal demokrat bir CHP. (…) CHP merkezde iddialı olmak istiyorsa yerel yönetim deneyimi ve mahalleye dokunmaları ile öğrenen bir parti dinamiğini işletime koymalı. Özgür Özel’in haklı olarak oluşturduğu genç siyasetçi ekibinin ve kendisinin yerel CHP tecrübesinden en azından çok şeyler öğrenmesi bu yabancılığı üstünden atması gerekiyor. Fuzuli’nin meşhur ‘Ol mahiler ki derya içre deryayı bilmezler’ beyiti misali, CHP merkez genç kuşak siyasetçilerinin belki de yetişme tarzı ile yabancı kaldıkları içinden geldikleri toplumun değer-kültür bilgisini öncelikle merak etmeleri gerekiyor.”

Gazeteci Tarık Çelenk’in de belirttiği üzere toplumun her rengini kabul noktasında 21. Yüzyıl pratiğini yapabilen, nesnel, realist ve birikimli kadrolarla siyaset yapıldığı sürece başarı mutlaka yakalanacaktır. Yeter ki 1940’ların algı ve anlayışıyla zapturapt altına alınmış bir toplum idealinden uzak, çağdaş, bilimi ve sanatı önceleyen, halkın değerlerine sonuna kadar saygılı, ama 1923 devrimlerinin temel dinamiğinden uzaklaşmayan bir parti olunabilsin.

Cami ve Cemevi ile sorunu olmayan, her dini değeri bu toplumun bir rengi olarak görebilen siyasetçilerle CHP çığ gibi büyüyebilir. Çocuğuna simit parası veremeyen, parasızlıktan evladını üniversiteye gönderemeyen yüzbinlerce insanın çilesini bitirecek, ekmek davasında bu millete omuz verecek bir Cumhuriyet Halk Partisi, ancak o zaman Mustafa Kemal’in bu ulusa vaat ettiklerini gerçekleştirebilir ve milletle gerçek manada “helalleşebilir”.

Özgür Özel’in başlattığı değişimin bu şehre yansımalarını da böyle okumak gerek. Çağdaş Kurtgöz ve ekibinin sahadaki varlığı bu açıdan çok önemli. Stratejik siyaset, akılcı politika, realist düşünceler ve pragmatik atılımlar Tokat CHP’ye daha çok şey katabilir.

Bakalım zaman neleri gösterecek…