Kastamonu’da yürütülen “İklimin Geleceği: Geleceğin İklimi 2” projesi çerçevesinde Türkiye’nin dört bir yanından gelen üniversite öğrencileri, sel felaketinin yaşandığı Bozkurt ilçesinde incelemelerde bulundu.

Kastamonu Üniversitesi tarafından hazırlanan ve TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Destekleme Programı kapsamında desteklenen “İklimin Geleceği: Geleceğin İklimi 2” başlıklı proje çerçevesinde 2021 yılında sel felaketinin yaşandığı Bozkurt ilçesinde teknik gezi düzenlendi. Kastamonu Üniversitesi akademisyenlerinden Öğretim Görevlisi Berkan Güngör’ün projenin yürütücülüğünü yaptığı proje çerçevesinde Türkiye’nin farklı şehirlerinden Kastamonu’ya gelen katılımcılar, yaşanan sel felaketinde çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği, onlarca ev ve işyerinin yıkıldığı, çok sayıda binanın da zarar gördüğü alanları gezdi. Kastamonu İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) ekiplerinin de eşlik ettiği teknik gezide ekipler tarafından katılımcılara bilgiler verildi. Ayrıca katılımcılar, sel felaketinin yaşanmasının ardından ilçede yürütülen rehabilite çalışmalarını da inceledi.

Otomobilin kaputunu açınca gördüğü manzaraya inanamadı Otomobilin kaputunu açınca gördüğü manzaraya inanamadı

“Afetlere karşı alınacak tedbirlerin en başında aslında bilinç ve farkındalık geliyor”

Proje katılımcılarına iklim değişikliği sebebiyle yaşanan afetler üzerinde gözlem yaptırıldığını belirten Kastamonu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Berkan Güngör, “Kastamonu’da iklim değişikliğine bağlı doğal afetlerin hemen hemen hepsini yaşadık. Yaşamadığımız sadece 1-2 afet türü kaldı. 2021 yılında da Bozkurt ilçesinde ne yazık ki sel afeti yaşadık. İl olarak bu afetten büyük zararlar gördük. Aslında Batı Karadeniz havzasını derinden etkileyen bir sel olayıydı. Fakat en çok can ve mal kaybı Bozkurt’ta yaşandığı için hafızalarımızda Bozkurt kaldı. Bizler de bu kapsamda Bozkurt’ta 2021 yılında yaşanan selin izlerini ve şu anda yapılan rehabilitasyon çalışmalarını görmek için arkadaşlarımızla birlikte sahayı ziyaret ettik. Doğa ile mücadele edemezsiniz, bu bir gerçektir. Doğanın kendisine göre kuralları ve kanunları vardır. Bunun için baştan tedbir alabilirsiniz. Tedbirler alındığı zaman afetlerde can ve mal kaybını minimum düzeye indirebilirsiniz. Bu tedbirlerin de en başında bilinç ve farkındalık geliyor. Nitekim bugün yaşanan doğal afetlerin birçoğunda eğer halkımızın bilinçli ve farkındalık düzeyi yüksek olsaydı bu kadar can kaybının yaşanmaması daha muhtemeldi. Bizim projemizin temel amacı da iklim değişikliği hakkında farkındalık ve bilinç oluşturmak. Bu kapsamda daha öncesinde Taşköprü’de orman yangınının çıktığı alanı ziyaret ettiğimiz gibi yine Bozkurt’ta da ziyaretteki temel amacımız kendi proje ekibimizdeki 30 arkadaşımızla birlikte başlayarak bir farkındalık ve bilinç oluşturma hareketinin fitilini yakmaktı. Bizim beklentimiz arkadaşlarımızın da bu proje bittikten sonra kendileri memleketlerine döndüklerinde bu bilinci kartopu gibi yaymalarını ve bilinci çevrelerine aşılamalarını bekliyoruz” dedi.

“İklim değiştiği sebebiyle büyük afetler yaşıyoruz”

Sakarya’dan projeye katılmak için geldiğini söyleyen Ramazan Günsel ise “Bozkurt’ta yaşanan sel afeti hakkında bilgiler aldık ve gözlerimizle görebildik. Bunu çok güzel bir şekilde deneyimleyebildik. Bir ev ile karşılaştık ve yarısına kadar çamura batmış durumdaydı. Bu bize çok güzel duygularda iletti, bunları soyutta biliyorduk, çoğu şekilde hissediyorduk fakat gözle görmek daha önemli hislere yol açtı. Bu konunun ne kadar ciddi olduğunu, ne kadar fazla paylaşılması gerektiğini çok güzel bir şekilde anlamış olduk. İklim değiştiği sebebiyle büyük afetler yaşıyoruz. Bu daha da artacak. Bunun önleminin kesinlikle alınması gerekiyor. Şu anda Bozkurt’ta önlem alınmış ama selden önce bu önlemlerin alınmadığını gördük. Önlem alınmayınca sel afetinin nelere mal olduğunu gördük. Bu alınan önlemlerin de ne kadar önemli olduğunu gördük. Kesinlikle önlemlerin alınması gerektiğini ve iklimin değişikliğinin bu denli kötü sonuçlar çıkardığını, birçok kişinin hayatını kaybettiği sonuçla karşılaştığımız zaman ne kadar kötü olduğunu ve bunun için ne kadar daha fazla mücadele etmemiz gerektiğini çok iyi bir şekilde anlamış olduk” diye konuştu.

Kastamonu Üniversitesi ve TÜBİTAK dışında 3 üniversite, 4 kamu kurumu ve 1 özel kuruluş tarafından desteklenen projede 4 uzman, 14 eğitmen, 7 rehber ve 1 sağlık personeli yer alıyor.

Kaynak: iha