Bu şehirde bir zamanlar çay üretildiğini söylesem kimse inanmaz. Ama gerçek bu.

Tütün, afyon, kendir, mahlep gibi tarımsal ürün çeşitliliğinin yanı sıra çay konusunda da bu şehrin bir geçmişi var. 1870’li yıllardaki Kırım Savaşı sonrasında Erbaa’nın Hacıali ve Canpolat köylerinde başlayan çay tarımı, Yaylacık ormanlarında yetişen bitkiyi güneşte kurutarak satmışlar. Halk arasında rağbet görünce İstanbul’daki Mekteb-i Tıbbiye’ye numuneler gönderilmiş. Ürünün çay olmadığı ama bire bir çaya benzediği ve herhangi bir zararlı madde içermediği rapor edilmiş. Çaya birebir bezeyen bu bitki hakiki çay ile karıştırılmasın diye “Tokat Çayı” adıyla satışa sunulmuş.

1. dünya savaşında ordunun çay ihtiyacını tokat karşılıyor,

İngiltere’ye Tokat’tan giden çay numunesine “iyi kalite raporu” veriliyor…

Ama çay üretimi konusunda başka girişimler de olmuş. Tokat ve Samsun Ziraat Odalarının girişimleriyle 1929 yılında aynı bölgede çay ekimi denemeleri yapılarak bu yönde ciddi adımların atıldığını görüyoruz. Hatta 1933 yılında Akşam Gazetesi’nde çıkan bir haberde şu ifadeler yer alıyor:

“Tokat ile Erbaa arasında büyük ormanlar halinde çay fidanları vardır. Buradaki çaylar kendi haline bırakıldıkları halde senelerden beri eksilmek şöyle dursun gittikçe artıyorlar. 1. Dünya Savaşı sırasında bütün ordunun çay ihtiyacı buradan temin edilmiştir. Eskiden bu çay tahlil edilmesi için İngiltere’ye gönderilmiş ve gelen raporda çayın iyi kalitede olduğu raporu gelmiştir…”

Düşünebiliyor musunuz bu şehirde çay üretiliyor, dünya harbinde bütün ordunun çayını Tokat karşılıyor. Üstelik çayın kalitesi, İngilizler gibi çay konusunda dünyadaki en hassas ülke tarafından “iyi kalitede” raporu verilerek tescilleniyor.

Peki sonra ne oluyor?

Tabi ki siyaset işin içine giriyor!

Bugün olduğu gibi kimin “lobisi” güçlüyse o kazanıyor…

Sonuç:

Çay üretimi Tokat’ta yasaklanıyor!

1936 yılında CHP Tokat İl Kongresi’nden “Erbaa’da yetişen çay için bir uzman gönderilmesi ve tetkikat yapılmasına” yönelik talep CHP Genel Sekreterliği’ne gönderiliyor, ancak bir sonuç alınamıyor. Ve maalesef (lobisi olanların siyasi destekleri doğrultusunda!) aynı yıl çay yetiştirilmesi konusunda Rize’de başarılı sonuçlar alınınca, çay tarımının yapılması Tokat ve Antalya gibi “ekonomik sonuç alınamayan!” yerlerde yasaklanıyor…

Tütün, afyon, kendir, mahlep üretiminde rekorlar kıran, çay üreten, üzüm bağları, sebzesi ve meyveleriyle ülkenin bir zamanlar gözbebeği olan Tokat’ın bugün geldiği yere baktığımızda kahrolmamak elde değil. Mazisi daha çok yeni olan sigara fabrikasının kapatılması bile aklımıza geldiğinde yaşadığımız burukluk, tarihe daldığımızda yerini derin bir hüzne bırakıyor.

Peki, kaybettiğimiz mevzileri yeniden kazanmak yolunda bir mücadele içine girilebilir mi bundan sonra? Bilemiyorum.

Ama bildiğim bir şey var: Yüzyıldır kaybeden bir Tokat var ortada ve kimse de bunun gerçek anlamda farkında değil…

(ÖNEMLİ: Hüseyin Alpay’ın bu yazısının ve diğer bütün yazılarının yayın hakkı kendisine aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilemez ve çoğaltılamaz. Aksi halde yasal işlem başlatılır.)