Yüzyılın önde gelen askeri liderlerinden biri olan Selahaddin Eyyubi'nin hayatı, Orta Doğu'nun tarihini şekillendiren önemli olaylara ev sahipliği yapmıştır. 1137 yılında doğan Selahaddin, Eyyûbîler Devleti'nin kurucusu olarak bilinir ve özellikle 1187'de gerçekleşen Hıttin Muharebesi'nde elde ettiği zaferle tanınır. Bu zafer, Kudüs'ü Haçlılardan geri alarak bölgedeki Hristiyan egemenliğine son vermiş ve Selahaddin'i Müslüman dünyasının öncü liderlerinden biri haline getirmiştir. Peki, Selahaddin Eyyubi Kimdir? Selahaddin Eyyubi'nin Babası Kimdir? Selahaddin Eyyubi, Kudüs'ü kaç yılında fethetti? İşte gerçek tarihte Selahaddin Eyyubi hakkındaki detaylar...

Selahaddin Eyyubi Kimdir?

Selahaddin Eyyubi (1137 - 4 Mart 1193), Eyyûbîler Devleti'nin kurucusu ve ilk hükümdarı olarak bilinir. 1187 yılında Kudüs'ü Haçlılardan geri alarak büyük bir zafer elde etti. Bu tarihi olay, Hıttin Muharebesi ile gerçekleşti, ve Kudüs'ü ele geçirerek bölgedeki 88 yıl süren Hristiyan egemenliğine son verdi. Selahaddin'in liderliğindeki ordusu, 4 Temmuz 1187 tarihinde Hıttin Muharebesi'nde Kudüs Kralı Lüzinyanlı Guy'ın ordusunu büyük ölçüde mağlup etti.

Selahaddin Eyyubi'nin hayatı, Mısır, Suriye, Irak, Cezire, Hicaz, Yemen, Kuzey Afrika'nın bazı bölgeleri ve Nubia'yı kapsayan geniş bir coğrafyada etkili bir hükümdarlık kurmasıyla dikkat çeker. Ayrıca, 1171'de Şii Fâtımî Halifeliği'ni feshedip kendini "Mısır Sultanı" ilan ederek İslam hilâfetini Abbâsî Hâlifeliği'ne bağlaması önemli bir dönemeçtir.

Selahaddin Eyyubi'nin askeri dehası, Üçüncü Haçlı Seferi sırasında Haçlı devletlerine karşı gösterdiği başarılarla kendini gösterdi. Özellikle, 7 Eylül 1191'deki Arsuf Muharebesi'nde İngiliz Kralı I. Richard'a karşı savaşmasına rağmen, Ramla Antlaşması sayesinde Kudüs'ü muhafaza etti.

Soyu, Hezbaniyye Kürtlerinin Revvâdîler koluna dayanır. Revvâdîler, aslen Arap olan Yemenli Ezd kabilesine dayanır ve 10. yüzyılda Azerbaycan'a yerleştirilmiştir. Selahaddin'in ailesi, zamanla Hezbaniler aşiretiyle birleşerek Kürtleşmiş ve onun soyu bu noktadan itibaren Kürt olarak tanınmıştır.

Selahaddin'in Mısır'daki fetihleri ve ardından Eyyûbîler Devleti'nin kuruluşu, bölgedeki siyasi dengeyi değiştirdi. Müslüman dünyasının birleşmesinde önemli bir rol oynayan Selahaddin, "Kudüs Fâtihi" olarak anılır ve Müslüman, Kürt, Arap ve Türk kültürlerinde önemli bir figürdür.

Selahaddin Eyyubi'nin Babası Kimdir?

Selahaddin Eyyubi'nin babası, Selçuklu İmparatorluğu'nun Tikrit valisi olan Necmeddin Eyyub'du.

Selahaddin Eyyubi'nin babası, Şeddâdîler hanedanlığının egemen olduğu Divin'de doğmuştur. Kökeni "Ecdenakan" adlı Kürtlerin tamamının yaşadığı bir köye dayanan Necmeddin Eyyub, "el–Kürdî" sıfatına sahip bir Kürt olarak bilinir. Selahaddin'in dedesi Şâdi bin Mervan'ın babası genellikle "Mervan" olarak adlandırılmakla birlikte, hakkında pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Selahaddin'in doğduğu gece, babası Necmeddin Eyyub, ailesiyle birlikte Halep'e göç etti. Bu süreçte, Kuzey Suriye'nin Türk valisi İmâdüddin Zengî'nin hizmetine girdi.

Selahaddin'in dedesi Şâdi, Bağdat valisi Bihruz'un yakın dostuydu. Bihruz, Şâdi'nin oğlu Necmeddin Eyyub'u Tikrit'in komutanlığına getirilmesini sağlamak için nüfuzunu kullanmıştır. Bu sayede Büyük Selçuklu hükümdarı Muhammed Tapar, Şâdi'yi ailesiyle birlikte Tikrit civarına yerleştirdi.

Eyyûbî Devleti'nin ortaya çıkışı ve Selahaddin Eyyubi'nin liderliği, Orta Çağ'ın önemli dönemlerinden birinde gerçekleşmiştir. Bu dönem, hem Haçlılarla mücadelede hem de İslam dünyasını birleştirme çabalarında çarpıcı bir dönüm noktasıdır. Selahaddin Eyyubi'nin gençlik yılları, ailesinin Tikrit civarındaki yönetimdeki etkisi ve stratejik bilgisiyle şekillenmiştir.

Mısır Valiliği ve Fâtımî Halifeliği'nin Sonu

Selahaddin'in amcası Şirkuh'un liderliğindeki Mısır seferine katılması, onun hayatını değiştiren bir olaydı. 1169'da Mısır'ın fethi sırasında amcasının ardından Mısır valiliğini devralması, kendi bağımsız yönetimini kurma yolunu açmıştır. Ayrıca, Selahaddin'in Fâtımî Halifeliği'ne son verip İslam hilâfetini Abbâsî Halifeliği'ne geçirmesi, politik arenada önemli bir değişimi beraberinde getirmiştir.

Liderliğin Güçlenmesi ve Nûreddin Mahmud Zengî'nin Ölümü

Nûreddin Mahmud Zengî'nin 1174'te ölümü, Selahaddin'in bölgedeki liderliğini pekiştirdi. Bu süreçte, Eyyûbî Devleti'nin sınırları genişleyerek Suriye ve diğer Müslüman bölgelerini kapsamına aldı. Bu stratejik genişleme, Haçlı devletlerine karşı güçlü bir direnişin temelini oluşturdu.

Montgisard ve Hıttin Muharebeleri

Selahaddin Eyyubi'nin askeri başarılarından bazıları, 1177 Montgisard Muharebesi ve 1187 Hıttin Muharebesi'nde ortaya çıktı. Montgisard'da kazandığı zafer, onun stratejik zekâsını gösterirken, Hıttin'deki zaferi, Haçlıları büyük bir hezimete uğratmış ve Kudüs'ün düşmesine yol açmıştır.

Kudüs'ün Fethi ve Hoşgörülü Yönetim

1187'deki Hıttin Muharebesi'nin ardından Kudüs'ün Müslümanlar tarafından fethi, Selahaddin'in liderliğini zirveye taşıdı. Bu zafer, Haçlı devletlerini Kutsal Topraklar'dan çıkarmış ve Müslüman dünyasında geniş bir destek bulmuştur. Selahaddin, Kudüs'ün fethinden sonra hoşgörülü bir tutum sergileyerek şehirdeki Hristiyanları korudu.

Üçüncü Haçlı Seferi ve Acre Antlaşması

Üçüncü Haçlı Seferi, 1189 ile 1192 arasında gerçekleşti. Bu süreçte, Selahaddin ve Haçlılar arasındaki çatışmalar, Acre Antlaşması ile sona erdi. Antlaşma, Kudüs'ün bir kısmının Hristiyanlara geri verilmesini öngördü, ancak şehrin tamamı Müslümanların kontrolünde kaldı.

Selahaddin Eyyubi ne zaman öldü, vefat etti?

Selahaddin Eyyubi, 1193 yılında öldü, ancak onun liderliği ve Eyyûbî Devleti'nin etkisi, onun ölümünden sonra da devam etti. Selahaddin'in mücadeleci ruhu, bölgedeki Müslüman dünyasında hala büyük bir saygı ve hayranlık kazanmış durumdadır. Onun stratejik zekâsı, askeri yetenekleri ve hoşgörülü yönetimi, tarih boyunca hatırlanan önemli liderlerden biri olmasını sağlamıştır.

Selahaddin Eyyubi Nasıl öldü?

ABD'li doktor Stephen Gluckman, uzun süren araştırmalarının ardından, 12. yüzyılda Kudüs'teki Haçlı egemenliğine son veren komutan ve Eyyubi Devleti'nin kurucusu Selahaddin Eyyubi'nin ölüm nedenini açıkladı. Pensilvanya Üniversitesi'nde tıp profesörü olan Gluckman, Eyyubi'nin 1193'te tifoya yenik düştüğünü belirtti. 25. yıllık tarihsel klinik patoloji konferansında bu önemli teşhisi duyuran doktor, tifonun bölgede o dönemde yaygın olduğunu ifade etti.

Gluckman, modern antibiyotiklerin bu hastalığı tedavi edebileceğine dikkat çekerek, ancak 12. yüzyılda bu tür ilaçların henüz keşfedilmediğini vurguladı. Tifo, genellikle kirli içme suyu ve yiyeceklerle bulaşan bir bakteriyel hastalıktır. Bakteri vücuda girdikten 1-2 hafta sonra hastalık belirtilerini gösterir. O dönemdeki şartlarda, Selahaddin Eyyubi'nin bu hastalığa yakalanması ve yaşamını yitirmesi kaçınılmaz olmuştu.

Selahaddin Eyyubi, tarihsel bir kahraman olarak bilinir, özellikle 2 Ekim 1187'de Kudüs'ü Haçlılardan alarak bölgedeki dengeleri değiştirmesiyle tanınır. Ancak Gluckman'ın tifo teşhisi, onun hayatının sona eriş şeklindeki gizemli bulutları dağıtarak, Eyyubi'nin ölümünün bilimsel bir açıklamasını sunmuş oldu. Selahaddin Eyyubi'nin 1193'te 56 yaşında ani bir hastalık sonucu kaybedilmesi, tarihsel bir figürün ardındaki sırların çözülmesine ışık tutan önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ