Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, 15 Temmuz, "15 Temmuz eğer başarılı olsaydı en az 200 bin insanın itlaf edileceğini biliyoruz. Bu, sadece bir darbe girişimi değil milletimizin imha edilmesi için planlanmış bir harekettir. Unutmayalım ki bir milletin en büyük gücü, birlik ve beraberliğidir” dedi.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü programları kapsamında OMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Önder Duman’ın konuşmacısı olduğu "FETÖ’nün Sınır Ötesi Boyutu: Almanya Örneği" temalı konferans düzenlendi. OMÜ Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşiye Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Selim Eren, fakülte dekanları, rektör danışmanları, akademisyenler ve idari personel katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marş ile başlayan programda konuşan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Rektör Yavuz Ünal, “15 Temmuz, milletimizi derinden etkileyen bir mankurtlaştırma sürecinin sonucudur. Bu süreç, geniş kitleleri ele geçirirken bireylerin eleştirel düşünme yetilerini ellerinden almıştır. İnsanları sorgulamadan uzaklaştırarak belirli bir ideolojiye bağlı kılmayı amaçlayan bu hareket, toplumu otomatik bir şekilde yönlendirmiştir. Bu süreçte üç temel faktör öne çıkmıştır. İlk olarak müzahir olarak adlandırılan bir grup ortaya çıkmıştır. İkinci olarak hareketi desteklemese de karşı çıkmayan, orta sınıfın etkisi önemlidir. Bu grup, idare makamında olanların etkisizleştirilmesiyle güç kazanmıştır. Üçüncü olarak ise hareketi engelleyebilecek insanların itibarsızlaştırılması ve itibar suikastine maruz kalmalarıdır” ifadelerini kullandı.

“15 Temmuz Türkiye’nin tarihinde Çanakkale’den sonra en büyük olaylardan biridir”

15 Temmuz’un Türkiye tarihinde Çanakkale’den sonra yaşanan en büyük olaylardan biri olduğunu belirten Prof. Dr. Rektör Yavuz Ünal, “Çanakkale Savaşı askeri güçle milletimizi yok etme girişimiyken, 15 Temmuz içten çökertme ve işgal etme girişimidir. Bu darbe girişimi milletimizi içten çökertmeye yönelik bir çabadır ve unutulmaması gereken bir olaydır. Unutmak ve unutturmamak, gelecekte benzer trajedilerin yaşanmasına zemin hazırlamamak için hayati önemdedir. Bosna unutulmasaydı Gazze olmayacaktı; Gazze unutulursa yarın başka bir millet aynı acıları yaşayacaktır. Dolayısıyla 15 Temmuz’un hatırlanması ve anılması, benzer olayların tekrarlanmaması için kritik bir öneme sahiptir.” dedi.

“Görevimizin bilinciyle milletimize ve geleceğimize sahip çıkmalıyız”

Gölbaşı Belediyesi’nden personellerine ‘Afetler ve Afetlerden Korunma Bilinci’ paneli Gölbaşı Belediyesi’nden personellerine ‘Afetler ve Afetlerden Korunma Bilinci’ paneli

“Görevimizin bilinciyle, milletimize ve geleceğimize sahip çıkmalıyız” diyen Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal sözlerine şöyle devam etti:

“Akademi ve eğitim camiası olarak gençlerimizi millî ve manevi değerlerle yoğurarak yetiştirmeliyiz. Bu değerlerle donatılmamış bireyler, kolayca başka ideolojilere çekilebilir ve milletimize zarar verebilir. FETÖ’nün akademiyi hedef alması da bu yüzden tesadüf değildir. Eğitimli bireyler aracılığıyla devletin kademelerine sızmayı başarmışlardır. 15 Temmuz’un ardından, millet olarak gösterdiğimiz birlik ve beraberlik, her zaman korunmalıdır. Bu vesileyle akademinin stratejik önemini ve millî değerlere bağlı bireyler yetiştirmenin gerekliliğini bir kez daha vurgulamak isterim. Görevimizin bilinciyle, milletimize ve geleceğimize sahip çıkmalıyız. Unutmayalım ki bir milletin en büyük gücü, birlik ve beraberliğidir. Geçmişte çiçeklerimiz koparıldı; ancak daha güçlü ve onurlu meyveler verdik. Kurtuluş Savaşı’nda yeni bir devletle daha güçlü bir yapıyla ortaya çıktık.”

“15 Temmuz bu milletin topyekûn imha edilmesi amacıyla yapılan bir hareketti”

15 Temmuz bu milletin topyekûn imha edilmesi amacıyla yapılan bir hareket olduğunu söyleyen Rektör Ünal, “Eğer başarılı olsaydı en az 200 bin insanın itlaf edileceğini biliyoruz. Bu, sadece bir darbe girişimi değil milletimizin imha edilmesi için planlanmış bir harekettir. 15 Temmuzlar, geçmişle hesaplaşma ve geleceğe dair karar verme zamanıdır. Bu milletin ayakta kalması, sadece bizim güvenliğimiz için değil, insanlığın güvencesi olarak da gereklidir. Güçlü karaktere sahip, bilgili nesiller yetiştirmek bizim varlık nedenimizdir. Aynı hataları tekrar edersek tarih bizi affetmeyecektir.”

Duman: “Türkiye’de örnek olan bu direniş mücadelesi hafızalardan silinmemelidir”

"FETÖ’nün Sınır Ötesi Boyutu: Almanya Örneği" adlı sunumunu gerçekleştiren Prof. Dr. Önder Duman ise “15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemize yapılan hain darbe girişimine karşılık olarak milletimizin ve devletimizin omuz omuza verip girdiği mücadelenin zaferle sonuçlanmasının üzerinden tam sekiz yıl geçti. Türkiye’de örnek olan bu direniş mücadelesi hafızalardan silinmemelidir. Kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi milletimiz unutmamalıdır” ifadelerini kullandı.

“Almanya, FETÖ’nün en güçlü olduğu ülkelerden biridir”

FETÖ örgütünün dünya çapında 160 ülkede faaliyet gösterdiğinin bilindiğini söyleyen ve Almanya’nın FETÖ örgütü için neden önemli olduğuna vurguda bulunan Prof. Dr. Önder Duman, konuşmasının devamında şu sözleri dile getirdi:

“Almanya, FETÖ’nün en güçlü olduğu ülkelerden biridir. 1991-1992 ve 2021-2022 yılları arasında Almanya’daki FETÖ yapılanması üzerine çalışmalar yaptık. Öncelikle neden Almanya? Almanya ve Türkiye arasında derin ekonomik, siyasi ve kültürel bağlar bulunmaktadır. Almanya’da yaşayan yaklaşık 3,5 milyon Türk nüfusu, FETÖ için hem eleman kazanma hem de finansal destek sağlama açısından cazip bir hedef oluşturmuştur. Ayrıca Almanya Avrupa’nın en güçlü ekonomisine sahip bir ülke olarak FETÖ’nün çıkarları doğrultusunda önemli bir konuma sahiptir.”

“Almanya’daki FETÖ yapılanması üç halkadan oluşmaktadır”

Prof. Dr. Önder Duman konuşmasını şöyle noktaladı:

“FETÖ’nün Almanya’daki faaliyetlerine baktığımızda, diğer İslami gruplardan farklı bir strateji izlediğini görüyoruz. Almanya’daki İslami cemaatler genellikle cami inşa etmek veya dini eğitim vermek amacıyla faaliyet gösterirken FETÖ, seküler eğitim kurumlarına odaklanmıştır. FETÖ, Müslüman kimliğini öne çıkarmaktan kaçınmış, aksine kendisini diğer muhafazakar gruplardan uzak tutmuştur. Örgüt, daha çok kültürel etkinlikler düzenlemiş ve özellikle kiliselerle işbirliği yapmıştır. Almanya’daki FETÖ yapılanması üç halkadan oluşmaktadır. En dış halkada, örgüte sempati duyan veya toplantılarına katılan bireyler bulunur. Orta halkada örgütün finansal desteğini sağlayan iş adamları yer alır. Bu kişiler, örgütün çekirdek kadrosunun maaşlarını ödemekte ve finansal destek sağlamaktadır. En iç halkada ise akademisyenler, gazeteciler, diplomatlar ve STK temsilcileri gibi FETÖ lideri tarafından görevlendirilmiş kişiler bulunmaktadır.”

Program, Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal’dan Prof. Dr. Önder Duman’a teşekkür belgesi verilmesiyle tamamlandı.

Kaynak: iha