Tokat Barosunun Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlama etkinliği kapsamında “100 Yıllık Cumhuriyete Tokat’tan Bakış” paneli 21 Ekim 2023 Cumartesi günü Togü Hukuk Fakültesi 15 Temmuz Konferans Salonu’nda yapıldı. Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Özbay, Tokat Barosu Başkanı Av. Volkan Bozkurt öncülüğünde panel konukları karşılandı. Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, Tokat İstişare Heyeti öncüsü Mehmet Emin Atmaca, Hüseyin Uçar, Fahri Delen, Ömer Al, Tokatlı avukatlar, Hukuk Fakültesi Öğrencileri paneli dinlemek üzere bulundular.

Panel Moderatörü Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Melih Yardımcı, Panelistler Prof. Dr. İbrahim Özbay, Prof. Dr. İsmet Türkmen, Doç. Dr. Yunus Emre Tekinsoy’du. Saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasının ardından Moderatör Av. Melih Yardımcı panel başlangıcında İsrail’in Filistin’deki terörünü, sivilleri soykırım düzeyinde katlini kınadı.

PANELİSTLERİN ÖNE ÇIKAN VURGULARI

            Tokat Barosu Başkanı Av. Volkan Bozkurt panelin selamlama konuşmasını yaptı. En iyi idare rejiminin Cumhuriyet olduğunu vurguladı ve sözü panelistlere bıraktı.

"100 Yıllık Cumhuriyete Tokat'tan Bakış" üzerine sunumlar yapılmaya başlandı. 20’şer dakikalık sunumlarda söz alan ilk isim Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Özbay oldu. "Hukukun temeli dildir, dile dokunmamak gerekir. Hukukta aşırı sadeleşme cinayettir." Vurgusunu öne çıkardı.

Yakınçağ tarihçisi Doç. Dr. Yunus Emre Tekinsoy: "Cumhuriyetin de bir hazırlık süreci var ve birkaç yüzyıl sürdü. 1700'lü yıllarda Osmanlı bir şeylerin farkına vardı, mağlubiyetler yaşamaya başladı çünkü. Harp meydanlarında geride kaldığını gördü. 19. Yüzyılda tam ve gerçek manada Avrupa'nın gerisinde kaldığını gördü. Meşrutiyet döneminde tartışılıp da Cumhuriyet Döneminde tatbik EDİLMEYEN bir inkılap yoktur.” sözleriyle öne çıktı.

Panelde, Cumhuriyet Döneminin ve Tokat’ın o dönemdeki durumunu, Cumhuriyete yaklaşımını anlatan isim Prof. Dr. İsmet Türkmen oldu. “Anadolu'da milli mücadele daha 1911'de başlamıştır. Tokat'ta ilk teşkilatlanma 25 Şubat 1919 tarihidir. Mustafa Kemal Atatürk'ü diğer liderlerden öne çıkaran özelliği ileri görüşlülüğü, basiretidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün milli mücadelede Tokat halkından sonuna kadar emindir. Tokat halkının Milli Mücadele destek verdiğini beyan eden yazışmalar elimizdedir. Ekonomi ve eğitim önemli! Cumhuriyet tabiri caizse bir mucizedir. Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke ve inkılapları hali hazırda devam etmektedir." Vurgularını dile getirdi.

PROF. DR. İSMET TÜRKMEN’DEN MİLLİ MÜCADELE GÜNLERİ SUNUMU

Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden Prof. Dr. İsmet Türkmen’in “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran İrade: Atatürk ve Milli İrade” başlığı altında yaptığı sunumda şu bilgiler yer aldı.

Minnettarız…

“Osmanlı Devleti’yle birlikte milletimizi de topyekûn tarihe gömmek isteyenler, bu defa, Çanakkale’de veya Kutü’l Amare’de olduğu gibi doğrudan karşımıza çıkmadılar. Bunun yerine en elverişli gördükleri aracı kullanarak Anadolu’yu işgale yeltendiler. Uzunca bir süredir devam eden savaşların yükü altında beli bükülen milletimiz, ‘yurdunu alçaklara uğratma sakın’ diyerek, son bir silkinişle millî mücadeleyi başlattı ve zafere ulaştırdı. Anadolu’daki üçüncü büyük devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilanıyla, kendi içinde pek çok merhaleyi ve mücadeleyi barındıran yeni bir döneme adım attık. Tüm sıkıntıları ve kazanımlarıyla ilk yüzyılımızı geride bırakırken, önce millî mücadeledeki destansı meydan okumanın ve küllerinden yeniden doğuşun öncülerini selamlamak istiyorum.

İstiklal Harbimizin Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, bizlere üzerinde özgürce nefes aldığımız bu vatanı armağan eden tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla, minnetle yâdediyorum.”

MİLLİ MÜCADELENİN BAŞLADIĞI GÜNLERDE TOKAT

Tokatlı tarihçi, merhum Halis Cinlioğlu bölgede durumun ne derece dramatik neticelere ulaştığını şu ifadeleri ile dile getirmektedir: “Rumlar, İstanbul hükümetinin içine düştüğü aczi sezer sezmez zulümlerini artırdı, Tokat-Erbaa yolunu keserek birçok canlar yaktılar. Artık olaylar birbirini kovalamaya başladı. Çamlara sarılıp yakılan, kazığa vurulan, elleri kolları bağlanıp ırmaklara atılan, baba ve analarının gözleri önünde namusları çiğnenen Türklerin sayısı belirsizdi. Bu acıklı hal karşısında Türk köylerini büyük bir korku kapladı… Rum köylerine ne jandarma ne tahsildar gidemez oldu. Hatta Rumların menfaatlerine uygun bir iş için bile bir Rum köyüne jandarma göndermek gerekince Metropolit vekiline söylenir, bir kılavuz alınır, öyle gönderilirdi.”

Tokat’ta işgalleri kınayan protesto telgrafları gönderilmiştir. Toplantılar ve mitingler düzenleyen bu Millî teşekküllerin hedeflerini şu şekilde sıralayabiliriz:

*Ayrılıkçı grupların çıkardığı isyan ve saldırılarla mücadele etmek,

*Cepheye asker ve erzak göndermek,

*Millî Mücadele karşıtı kişi ve kuruluşlarla mücadele etmek,

*Millî birlik ve beraberliği kuvvetlendirecek propagandalar yapmak

TBMM’de Tokat’ın Temsili Meselesi

Ankara’da toplanan Meclis’te Tokat; Mehmet Rıfat (Arkun), Rıfat (Hamamcıoğlu), Hamdi (Mütevellioğlu), Mustafa Vasfi (Süsoy), Nazım (Eski Harput Valisi) ve İzzet (Gençağaoğlu) Beyler tarafından temsil edilmişlerdir. Türk milletinin rüştünün tecelligâhı olan TBMM’ye Tokat’ın Millî hassasiyetini de taşıyan Mehmet Rıfat Bey, Millî Mücadele’nin kritik bir döneminde 16 Temmuz 1921 tarihinde cepheye gitmek üzere Meclis Başkanlığa verdiği önergede, “Gerçi askerlik etmedim ise de fıtratan cesurum, iyi ata biner, güzel kurşun atarım… Günde dört saat maşiyyen yürürüm. Açıkta toprak üzerinde palto ile yatarım. Cepheye gideceğim. Fırsat bulursam birkaç düşman geberteceğim”

ifadesi ile süreci özetlemiştir.

TBMM’ye Tokat’tan Çekilen Telgraflar

Birinci İnönü Muharebesi (9-11 Ocak 1921) sonrasında Erbaa’dan cephedeki askerlerimize destek amacıyla gönderilen tebrik telgrafıdır. Telgrafta, “Ankara’da Ordu Kumandanlığına 2 Mart 1921 Kahraman ve şanlı ordumuzun Hakk’ın inayeti ile İnönü’de icra eylediği ikinci muzafferiyet hakkında mübeşşir telgrafnameleri hayat gibi gelmiş ve bir büyük kalabalık halinde toplanıp telgraf okunarak muzafferiyetin devamı için alkışlanmış olduğunu arz ve dualarımızın iblağına vasıtalarınızı istirham eyleriz ferman. Müdafaa-i Hukuk-ı Millîye Reisi Ahmet, Belediye Reisi Şevket, Eşraftan Abdullah, Hacı Hasan, Tüccardan Mevlüd, Ahmed, Neşet.”

Niksar’dan Meclis’e gönderilen tebrik telgrafında ise, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyasetine 2 Nisan 1921 İkinci İnönü meydan muharebesinde ve bütün cephelerde kahraman ordumuzun gösterdiği cesaret ve fedakârlıktan haberdar olan biz Niksarlılar Büyük Millet Meclisimize azimkâr kumandanlarımızı tebrik ettiğimizin arzına müsaraat eyleriz. Belediye Reisi (Hilmi).” ifadelerine yer verilmiştir.

Erbaa’dan Sakarya Savaşı Öncesi Mustafa Kemal Paşa’nın Başkumandanlığına destek amacıyla şu ifadeleri içerir telgrafta Meclis’e gönderilmiştir:

“Ankara’da Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine 12 Ağustos 1921 Zat-ı Samileri başkumandanımız oldukça ve sadık arkadaşlarınız olarak etrafınızda bulundukça kahraman Türk ordusunun Millî mücahedesinde daha ne harikalar doğuracağını kâinat görecektir. Zatı-ı fehamet penahilerini bütün hürmetlerim ve fedakâr genç alay subayları ve efradımla hem bir vacip olan teveccühle ve hem de bağlılığımı temin ederek Millî başarıların delaletleri ile pek yakında tecellisini ulu mevlamdan dilerim, efendim. 49. Alay Kumandanı, Sınıf Arkadaşınız Manisalı Binbaşı Süreyya.”

Tokat’tan Mustafa Kemal Paşa’nın Gazilik ve Müşirlik unvanını tebrik maksatlı çekilen telgrafta ise, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine 28 Eylül 1921 Gazilik ve müşirlik unvanının uhde-i fehimanelerine tevcih suretiyle Büyük Millet Meclisi Muhterem reislerine karşı kadirşinas vazifeyi ve minnettarlığı hakkıyla ifa eylediğine kani olarak samimi kalpten tebriklerimi arz eylerim efendim. Tokat Mebusu Rıfat.” ifadelerine yer verilmiştir

İstiklâl’den İstikbale uzanan yolda Tokat,

Mustafa Kemal Paşanın, General Harbord’a verdiği 24 Eylül 1919 tarihli muhtırada belirttiği gibi “Topraklarının bütünlüğüne ve bağımsızlığına, aynı zamanda haysiyet ve diğer haklarına karşı yapılan bu hareketlerden müteessir olan Türk milleti, doğrudan doğruya müdahale ederek kuvvetini ve idari tutumunu göstermek lüzumunu hissetti” mücadeleyi zaferle neticelendirmiştir. Tokat ve çevresinde mücadelenin her safhasında yoğunluğunu koruyan Ermeni ve Rum çete faaliyetlerine hukukî ve vicdanî yaklaşım sergileyen Tokat halkı; kadını, erkeği, çocuğu ve yaşlısı, 3. Kolordu Kumandanlığı kademelerinin teşvik ve himayesi ile gerek TBMM’nin düzenli birliklerine verdikleri destekle gerekse halkın aydınlatılmasında, asker ve mühimmat temininde önemli bir kaynak olan Redd-i İlhak ve Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetlerinin gayretli çalışmalarıyla din adamları ve eşrafın halk üzerindeki müessir güçleri sayesinde üzerine düşen görevi vatanseverlikle yerine getirmiştir. Bu sayede bazı olumsuzluklar yaşanmasına rağmen diğer merkezler gibi Tokat’ta, Millî Mücadele süresinde, harbin seyrine etki edebilecek biçimde önemli hizmetler ortaya koyarak, “istiklâli tam davası”nı zaferle nihayete erdirmiştir.

ATATÜRK VE CUMHURİYET

Atatürk bu tarihî sürecin liderliğini yaparken cumhuriyet fikrinin onun zihninde çok erken dönemlerde ortaya çıkmasında en önemli etken Fransız İnkılâbı’dır. Etkilendiği yer ise Fransız İhtilâli fikirlerinin Osmanlı Devleti’nde tartışıldığı bir mekân olan Harbiye’dir.

29 Ekim 1923 sabahı…

Nüfus 13 milyondu, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 37 bininde okul yoktu, postane yoktu. Ayçiçeği üretimi yoktu, şeker üretimi yoktu, ekmeklik un bile ithaldi, pirinç ithaldi. Bütün memlekette sadece beş bin hektar alan sulanabiliyordu. Beş bin köyde sığır vebası vardı. Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu, bir milyon kişi frengiydi, iki milyon kişi sıtmaydı, üç milyon kişi trahomluydu. O zamanlar üç milyon kişi trahomluydu, verem, tifüs, tifo salgını vardı.

29 Ekim 1923 sabahı…

Bebek ölüm oranı yüzde 40’ın üstündeydi, dünyaya gelen her iki bebekten biri ölüyordu. Anne ölüm oranı yüzde 18'di, her beş anneden biri ölüyordu. Ortalama ömür 40'tı, 41'inci yaşını gören şanslıydı. Memlekette sadece 337 doktor vardı. Sadece 60 eczacı vardı, sadece sekizi Türk'tü. Diş hekimi sayısı sıfırdı. Sadece dört hemşire vardı. 40 bin köy, sadece 136 ebe vardı.

Cumhuriyetin rakamları…

1923 yılında 12 milyon civarındaki nüfusun sadece yüzde 16.4'ü kentlerde yaşıyordu. Bugün bu rakam yüzde 65.4'tür. Okur-yazar oranı 11.6... 2023 yılı rakamları bu oranın 97.6’e yükseldiğini gösteriyor. O yıllarda 4.894 ilkokul, 10.238 öğretmen, 341.941 öğrenci vardı. Ortaokul sayısı ise sadece 116'ydı. Öğretmen sayısı 1.054, öğrenci sayısı 9.894'tü.

Şimdi 2020 OECD Türkiye raporu eğitim rakamlarına bakalım:

6.700 Anaokulu, 58.089 ilköğretim okulu, 9.102.074 öğrenci ve 284.577 de öğretmen. Liselere gelince... 1923'te topu topu 43 lise var. Öğretmen sayısı 838, öğrenci sayısı ise 3.799... Bugünkü rakamlar şöyle: 5.937 lise, 142.500 öğretmen, 2.263.336 öğrenci... 1923 yılında üniversitemiz 1 tane... Toplamda 208 üniversite vardır. 129 devlet üniversitesi (11 teknik üniversite, 2 güzel sanatlar üniversitesi ve 1 yüksek teknoloji enstitüsünün yanı sıra Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi, Polis Akademisi ve Milli Savunma Üniversitesi), 75 vakıf üniversitesi ve 4 vakıf meslek yüksekokulu bulunmaktadır.

Sağlık:

1923'te sadece 920 doktorumuz varmış. 1998 rakamlarına göre hastanelerimizde 77.550 doktor görev yapıyor. Bazı büyük hastanelerimizdeki doktor sayısı ise Osmanlı'dan devraldığımız doktor sayısından fazla.

Şimdi sakin olun... Osmanlı'dan cumhuriyet kaç tane diş hekimi devralmış biliyor musunuz? 0... Evet yanlış okumadınız sıfır... Bugün ise 16.215 diş hekimi var. Hastane yatak sayısı 4.575 iken bugün 163.912... Ebe sayısı 350'den 52.800'e ulaşmış.

Ulaştırma:

Cumhuriyet kurulduğu zaman Türkiye'deki motorlu taşıt sayısı 1.490... 1999 rakamlarına göre bu sayı bugün 6 milyonu aşmış durumda. 1923'te demiryolu uzunluğu 3.756 kilometre. Bu rakam bugün 8.429... 1950'den sonra gelen iktidarlar demiryolu taşımacılığına pek inanmamışlar, ağırlığı karayolu taşımacılığına vermişler. Bu yüzden demiryollarında gerekli gelişme sağlanamamış.

Tarım:

Buğday üretimi 2 milyon tondan 18 milyon tona çıkmış. Cumhuriyet kurulduğu yıl sadece 220 traktör çalışırmış tarlalarda. Bugün tam 925 bin traktör kullanılıyor.”

Muhabir: Bekir Binbaş