Tokat

Başkan Yavuz Cemil Erdem: "Batı Trakya Türklerinin Hakları Gündeme Getirilmeli"

Anadolu Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı ve Tokat Balkan Türkleri Dernek Başkanı Yavuz Cemil Erdem, Batı Trakya Türklerinin yıllardır hak mücadelesi verdiğini vurgulayarak, 29 Ocak’ın Türk azınlığı için bir dönüm noktası olduğunu belirtti.

Başkan Yavuz Cemil Erdem: "Batı Trakya Türklerinin Hakları Gündeme Getirilmeli"
Abone Ol

Anadolu Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı ve Tokat Balkan Türkleri Dernek Başkanı Yavuz Cemil Erdem, Batı Trakya Türklerinin yıllardır hak mücadelesi verdiğini vurgulayarak, 29 Ocak’ın Türk azınlığı için bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Erdem, "Yunanistan'ın sistematik baskılarına karşı Türklerin onurlu direnişinin sembolü haline gelen bu tarih, halen Avrupa’nın görmezden geldiği bir insan hakları ihlalini gözler önüne seriyor." dedi. 4A389B25 Fee9 4Edb Aad6 21E736F13B5B

"Türk Derneklerinin Kapatılması ve Kimlik İnkarı"  
Erdem, "Batı Trakya’da yaşayan Türk azınlığın örgütlenme özgürlüğü, 1983 yılında Yunanistan yerel mahkemeleri tarafından büyük bir darbe aldı. Mahkemeler, isimlerinde "Türk" kelimesi bulunan “Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği” ve “Gümülcine Türk Gençler Birliği” adlı derneklerin kapatılmasına karar verdi. Bu karar, Türk kimliğinin inkârı yönünde atılan en büyük adımlardan biri olarak tarihe geçti. Ancak baskılar bununla sınırlı kalmadı. 4 Kasım 1987’de Yunan Yargıtay’ı, yerel mahkemenin kararını onaylayarak, Batı Trakya’da Türk olmadığı yönündeki resmi görüşü tescilledi. Bu durum, bölgedeki Türklerin temel haklarını ellerinden alırken, kimliklerini yok sayan bir sürecin başlangıcını oluşturdu." diye konuştu.

Batı Trakya Türkleri’nin Sessiz Çığlığı, 29 Ocak 1988 Olayları  
Erdem, "Bu gelişmelerin ardından Batı Trakya Türkleri, 5 Ocak 1988’de alınan kararın farkına vardılar. Ancak, o dönemde Davos’ta yapılacak olan Turgut Özal ve Andreas Papandreou görüşmesinin aksamaması için Türkiye resmi olarak tepki göstermedi. Bu sessizlik, Batı Trakya’daki Türklerde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Türkler, haklarını savunmak için protesto yürüyüşü düzenlemek istediklerinde Yunan hükümeti tarafından yasaklarla karşılaştılar. Ancak, tüm engellemelere rağmen binlerce Türk, 29 Ocak 1988’de Gümülcine’de bir araya geldi. Bu büyük buluşma, Batı Trakya Türklerinin baskılara karşı tek yürek olduğunu gösteren tarihi bir olaydı. Yunan hükümeti, Türklerin direnişini kırmak amacıyla camileri kapattı. Batı Trakya Türk Milletvekili Ahmet Faikoğlu’nun itidal çağrısına rağmen, polis güçleri şiddet kullanarak topluluğu dağıttı. O gün, Batı Trakya Türkleri için acı ve zulmün simgesi olarak tarihe geçti." şeklinde konuştu.  

29 Ocak 1990: Türk Azınlığa Yönelik Şiddet Tırmandı  
Başkan Erdem açıklamasının devamında, "Olayların üzerinden iki yıl geçtikten sonra, 29 Ocak 1990’da Batı Trakya Türkleri, Azınlık Yüksek Kurulu’nun öncülüğünde, 1988’de yaşananları anmak için bir mevlit düzenlemek istedi. Ancak Yunan hükümeti, bu anma etkinliğini engellemek için yeni provokasyonlar hazırladı. Bu süreçte, Gümülcine Maronia Kilisesi Metropoliti Damaskinos’un çağrılarıyla Yunan milliyetçileri kışkırtıldı. Solakadis isimli bir Yunanın saldırıya uğrayarak öldüğü şeklinde sahte haberler yayıldı. Bu asılsız haberlerle galeyana gelen yüzleri maskeli, ellerinde zincir, sopa ve demir çubuklar bulunan fanatik Yunanlılar, polisin gözleri önünde Türk işyerlerine saldırdı. Müftü M. Emin Ağa ve bağımsız milletvekili Ahmet Faikoğlu’nun da aralarında bulunduğu birçok Türk yaralandı. Saldırganlar, Türk esnafların dükkânlarını taş ve sopalarla yerle bir etti, malları yağmalandı ve birçok iş yeri kullanılamaz hale geldi. Bu saldırılar karşısında Yunan polisi seyirci kalmış, hatta bazı noktalarda saldırganlara yol göstermiştir." diyerek, o dönemde yaşanan ihlalleri hatırlattı. 

"Batı Trakya’da Hak Gaspları Sürüyor"  
Erdem, "Aradan geçen yıllara rağmen Batı Trakya Türkleri üzerindeki baskılar sona ermedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı Yunanistan aleyhine kararlar olmasına rağmen, İskeçe Türk Birliği, Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği ve Evros İli Azınlık Gençleri Derneği’nin açılmasına hâlâ izin verilmemektedir." dedi.  Erdem, Batı Trakya Türkleri, adil ve eşit yurttaşlar olarak yaşamak istediklerini dile getirirken, Yunanistan’ın uluslararası anlaşmalarla tanınmış hakları hiçe saydığını belirtti. 

Avrupa Birliği’nin çifte standartlarına dikkat çeken Yavuz Cemil Erdem, "Dünyaya demokrasi ve insan hakları dersi veren Avrupa, Batı Trakya Türklerinin yaşadığı zulme neden sessiz kalıyor?" sorusunu yöneltti.  

"Batı Trakya Türklerinin Hakları Gündeme Getirilmeli"  
Erdem, Batı Trakya Türklerinin yaşadığı acıların unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, bu konuda akademik çevrelerin, STK’ların ve medyanın daha aktif rol alması gerektiğini belirtti. Konferanslar, paneller, hatta belgesel ve filmlerle bu mücadelenin dünya kamuoyuna duyurulması gerektiğini ifade etti.  

Erdem, "Batı Trakya Türklüğünü yok sayan Yunanistan'ı kınıyorum. 29 Ocak'ta hayatını kaybeden tüm soydaşlarımızı rahmetle anıyorum. Emanetleri emanetimizdir. Yaşasın Batı Trakya Türklüğü!" sözleriyle açıklamalarını noktaladı.  

Batı Trakya Türkleri için 29 Ocak, sadece geçmişin acılarını anmak değil, aynı zamanda gelecek için bir mücadele günü olarak hafızalarda kalmaya devam ediyor.